Yazmak çok özel bir hayat şekli gerektiriyor. Normal hayat yaşayan bence yazamaz, yazan da normal hayat yaşayamaz... (Orhan Pamuk un romanları bir yerden sonra mesela bu yüzden çok sıkıcı oluyor bence, yaşanmamışlık var bazı romanlarında, entellektüel, hassas burjuva erkeğinin iş ve düzen hırsı ile yazılmış romanları olarak karşımıza çıkıyor onun romanları...) Ama ikisini aynı anda yapmaya da imkan yok...
Gerilim...gerilim...grlm... Yaşam ile yazmak arasında hep bir gerilim olacak bence...
Asıl konuya dönelim. (Arada yazamadığım çok konu var ama yine de bugüne dönmemiz lazım) Bugün Bayram. Bayram ın 2. günü. 13 Ekim 2007 Cumartesi. Eskiden bayramlardan hiç haberim olmazdı. Tesadüfen öğrenince de, üzülürdüm. İçim cıız ederdi. Şimdi de içim sevinç dolu değil, artık çocuk değilim, kimse bana yeni elbiseler almıyor Bayramlar da :-) Alan olsa da, çocukluğumdaki sevinç ile bir olabilir mi hissedilen ? Olamaz.
Konu bu da değil. Konu 'Eid ül Fıtr' lafı! Doğru yazıp, yazmadığımı bilmiyorum...
Dün yine tesadüfen Koç Bienali nin (Pardon ama Istanbul Bienali olmuyor artık o. Afişler inanılmaz kötü idi. Şimdiye kadar gördüğüm en kötü Istanbul Biennali afişleri. Bir firmanın 50.yıl kutlaması falan gibi... Firmaların reklam olsun diye yaptığı kutlamalar vardır, onlara benzemiş. Ama zaten biz hepimiz Koçistan da yaşamıyor muyuz ? Hepimiz bir Koç vatandaşı değil miyiz ? Evet, içimizde 'SA' cılar da var... Mesela T.C. nin ismini TürkiyeSA diye değiştirsek Türk bayraklarına sponsorluk alıyır mıyız acaba Sabancı Teyze mizden ? Ayşe Teyze değil tabii Sabancı Teyze... Ne diyeceği, ne düşüneceği önemli...) programına bakarken okudum bu lafı...
(Ahhh ahh... Istanbul da sanat biraz zor iş, vicdanı ve beyni olanlar için bence. Çünkü sanat sadece para ve eğitim işi değildir. Bunların zaten olması gerekir ama yetmez...)
Yine konudan saptım...
Efenim seneler evvel bir Almanca Kursu nda Mısırlı çok tatlı bir kadın bana islamın bir bayramını tarif etmeye çalıştı. Onu anlamakta güçlük çekiyordum çünkü Almancası yeterince iyi değildi, benim de Arapçam yoktu. Yine de tabii birşeyler anladım. Çünkü çok candan bir şekilde, vurgulu bir mimik ve gestikle, yani bütün vucüdü ile konuşuyordu. Bana birşeyler tarif etmeye çalışıyordu. Ben anlamakta güçlük çekiyordum. Yarım, yamalak birşeyler anladım ama yine de aradaki kültür farkının gerçekliği beni şaşırttı ve de üzdü.
***
Türkler her konuda zil! Evet, bunu iddia ediyorum.
İslam Araplar üzerinden Türk kavimlerine geçti. Bu biliniyor. Ama madem başka bir dilden birşey ithal ediyorsun, bari araştır,incele, doğrusunu öğren... Yok biz Türkler okumadan herşeyi biliriz. Araştırma, kafa karıştırma ile aynı manaya gelir çoğunlukla...
İslami bayramlar konusunda bile kültür farklılıkları öne çıkıyor multikültürel ortamlarda... Tabii bunlar multikültürel ama akademik olmayan ortamlar, ki bu da bence çok önemli...
Hala bu kelime ne demek bilmiyorum aslında 'Eid ül Fıtr'...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder