ISTANBUL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ISTANBUL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2012-04-17

Chun Mee Tea

http://de.wikipedia.org/wiki/Chun_Mee

I don t like the new design of Blogger tools and i have found the new writing tools of Wordpress better.
I had to make a new blog in Wordpress in 2011 March because of the ban of Blogger sites in Turkey by that time.
But I will never forget that in the year 2011 one turkish capitalist could ban all of the bloggers in Turkey, because of his allegedly financial lost through Blogger. This was possible through the turkish 'justice' system, which is most of the time at the side of  'the political strong and the rich' against poor and no-name individuals...
(By the way, i have thought of a very well known joke about turkish justice system; once the ministers of all countries came together and the turkish minister has seen a swiss marine minister and he has asked his
colleague, how and why Switzerland has a marine minister and the answer was; 'But you have also a justice minister.':-)))
So i am confused where i should make my little notices...anyway today I have remembered again of a  'çay', i didn t drink for a long time. 'Chun Mee'. Chun Mee is a kind of green tea, but has a little bit different taste.

2011-03-05

Best Journalists in jail in TR

Till now, I didn t know the names of the journalists that have been taken into custody recently without concrete reason. Today I have read in Milliyet, one of them was writing for Milliyet, his name was Nedim Şener. Now you have a link for his articles.
http://www.milliyet.com.tr/index/Nedim%20Sener
Everybody knows about Tuncay Özkan and Mustafa Balbay, as they were very well known opponents of the AKP government. But in the last weeks the government has shown that they couldn t bear  the slightest opposition.
Most AKP politicians were from poor families with great ambivalences towards the turkish republic. They have seen and still see  'the state' as an instrument for illegitimate money and power accumulation.
I know, in Europe people think if the politicians are from poor families then they will do sth. against poverty. No way.
Now they feel themselves rich and powerful and they can t accept the greatest problem of the people: poverty. When you go outside in Istanbul, then you see young boys, actually kids, coming and wanting money from you. It was not that bad.
It is cold in Istanbul know. Too cold actually for Istanbul. But the months March and February were here always the most tricky ones of the winter. Till the end of January there was no 'real' winter in my sense.:-))
If it is cold in Istanbul, then it is really different from a European city. You see more poverty, you smell the unimaginable odeurs of things the people burn in order to get warm.
You see more hungry animals on the streets, more street kids fighting with cold and poverty.

2011-02-25

Günlük



Dün bindiğim taksinin şöförü pahalılıktan ve işsizlikten şikayetçi idi haklı olarak...Herkes de aynı problem var. Sabit giderler senelerin olmayan enerji politikaları yüzünden yüksek. Mesela Aygaz bildiğim kadarı ile monopol, ki bence pahalı, onun dışında gaz pahalı, elektrik pahalı, su pahalı ve içilmiyor. Telefonlarda vergiler yüksek ve benzin aşırı pahalı. Oğlu iş bulmaya çalışırken, 'Cemaatte tanıdığın var mı?' diye sormuşlar ve işi vermemişler. 'O da oraya başvurmasa imiş' dedim içimden, neresi olduğunu yazmayacağım...Yine de tabii haksızlık ama ülke böyle işte.
'Bu hükümet bi tek polise yaradı, Abla' dedi. E doğru, bunu da herkes biliyor. Hayret verici olan bu şöförün hala konuşmaya cesaret etmesi. 'O da durmadan ceza yazıyor, prim alabilmek için.'  dedi. Ben polislerin ceza yazdıklarında prim aldıklarını bilmiyordum. Bu arada CHP yi de AKP ye rakip olarak görmediğini ekledi. 'Rakipleri yok.'  dedi.

Benim de kendi dertlerim aklıma geldi.
Mesela bize araba vurup, kaçtığında polis yardımcı olmadı; şen şakrak bu hükümetin bu görevi onların üzerinden aldığını artık doğrudan mahkemeye başvurabileceğimizi söylediler. Aman ne güzel. Mahkemeye başvurduk; hakim sanki bize 'ben bu salaklardan kendim için ne koparabilirim?' diye bakıyordu...
Tekrar dünkü konuşmaya dönüyoruz; 'Televizyonları açarsan, herşey tozpembe.' Bütün bunları ben de biliyorum.
Yunanistan dan da bahsetti. Ben de oranın refah seviyesinin yıllar içinde buraya fark atacak şekilde geliştiğini söyledim. Yani iki ülkeyi karşılaştırmak zaten zor bence. Aynı refah seviyesini sürdürmek mümkün olmayınca, ki ama AB ye girmek bu refah seviyesinin bir şekilde güvencesi, garantisi idi düşünüyordu bazıları, protestolar başladı. Türkiye de Yunanistan daki gibi protestoların olmayışı Tr. daha iyi durumda olduğundan değil, tam tersi.
Eğer Tr. AB ye girmiş olsa, daha beteri olurdu. Herşey toz pembe olmazdı. Kaynaklar belli rant çevreleri tarafından heba edilirdi, halka  'Al lan sana kültür!'  şeklinde  reklamlar ulaşırdı herhalde. 'Senin anan, baban da böyle kültür görmedi lan! Biz ne eyi ettik.'  reklamlarına para aktarılırdı en basidinden...
Bu arada Avrupa nın kendi içerisinde de tabii herşey toz pembe değil. Orda da bu AB kaynaklarını beleş para olarak gören kurumlar var ve sömürdüler bence. Para halka inmiyor. Kimin o anda politik güç elinde ise, saçma, sapan birşeyler bulup, yapıyorlar. Şirket yok ise, yaratılıyor, tarih yok ise, franchising yapılıyor... Tabii ki yine Avrupa nın seviyesi burdan daha iyi ve yerine göre çok değişik, katolik ülkeler ile protestan ülkeler bir değil...

2011-02-23

Foreigners in Istanbul

Foreigners in Istanbul should click this link for residence permit.  'Yabancılar' means 'foreigners' in turkish.
http://yabancilar.iem.gov.tr
Unfortunately there is no e-mail adress to contact the police here. Even if there would be an e-mail adress, it is not certain in Turkey that someone reads it and answers to you back.
There are phone numbers but they are all the time busy.

2011-02-16

Günlük

Ne zamandan beri günlük yazacak vaktim olmuyor, dolayısı ile aklımdakileri yazamamış oluyorum. Ayrıca Türkiye de yaşamak başlı başına bir dert olduğu için ve aslında hayati tehlike arz eden manasız bir durum olduğu için de zaman kaybı oluyor tabii.
8 Şubat ta kaldığımı biliyorum. 8 Şubat taki Hürriyet te 2 tane Türkiye de çok sık rastlanılan artık kimsenin konu bile yapmadığı kadın katliamları vardı. 14 yaşında akrabası ile zorla  evlendirilen M.C. veya başka birşey XY:-) kocası tarafından öldürüldü. Yine aynı haberin yanında karısını öyle laf olsun diye boğduğunu söyleyen daha evvel terapi görüp tekrar ortalığa salınmış bir tip.
Ondan evvel yine bir başlık:Kız arkadaşını doğradı, ceza almadan çıktı. Ohh ne güzel!
10 Şubat ta Sözcü de yine böyle bir haber vardı. Eşini sokak ortasında öldürdü. Bu sokak ortasında adam öldürme zerafeti bana Viyana da dahi bu güzel huyunu muhafaza etmiş yüce Anadolu magandalığını hatırlatır... Bilmiyorum Türkiye deki üniversitelerde bu haberleri takip edip, bunun üzerine master tezi, doktora tezi yazan insanlar var mı...
Zannetmiyorum. Çünkü cici burji Türkiye si kendinden kaçmayı pek sever...Herşey harika, bilimin ve sanatın en son noktasında bütün dünya ile entegre olmuş haldeyiz...Hahaha...
Toplum olarak kendimizi kandırmayı çok başarılı bir şekilde hallederiz zaten. Bunlar bilinen şeyler, yeni şeyler değil. Lafı nereye getirmek istiyorum?
Dün yine gazetede Morçatı da çalışan bir tiyatro sanatçısının polis tarafından taciz edildiği yazıyordu. Polis bu ülkede istediğini yapar; onlar önemli ve güçlü adamlar, onlardan korkula...Yine konudan saptım, o kadar çok gazetelerde negativ haber var ki kadın konusunda Türkiye de, 8 Mart a şimdiden hazırlanmaya başlamak lazım:-)) Pippa Bacca olayının da tekrar hatırlanması lazım, Türkan Saylan a yapılanlar gibi...
Bir de içimde kaldı, yazdım mı bilmiyorum, büyük çıkışlar yapan Viyana daki Türk büyükelçisi Viyana daki kadın evlerini gezsin...Ne kadar mutlu herkes, daha iyi anlar...:-))
Lafı nereye getireceğim? Aslında konsantre olmadan yazdığım için aklıma hep başka şeyler geliyor...Mesela ODATV den hiç haberim yoktu, ama dün oldu. Ayrıca dün markete girdiğimde radyo açıktı, kendimi 80lerdeki ihtilal zamanında hissettim. O zaman ben bir çocuktum, ne olduğunu anlamamıştım, ama pek tekin işlerin olmadığını anlamıştım sadece:-)
Daha çok şey vardı aklımda yazacak ama sonra...

2011-02-15

My favourite CV picture

Seda Hepsev, "Presentable", acrylic on canvas, 160 x 130 cm, 2010
My favourite CV picture:-))
from an exhibition of Seda Hepsev

Click at the link: http://www.artxist.com/lang-EN/pressreleases/56/

2011-02-09

Maymunlar

Eveet, gün kaçmadan onu kovalayacağız. Günler yine fazla hızlı ve dolayısı ile boş geçmeye başladı. Yazamadığım, hiçbir şey okumadığım veya az okuduğum günler bende kaşıntı yapar:-)
Bugün neler oldu? Bugün arabamızı çektiklerine sinir oldum. Yanlış yere park edilmişti muhtemelen ama bu şehir yanlışı ve doğrusu ile insanı şaşırtan bir şehir. Her zaman çekmezler veya her zaman yanlış yere park etmekten ceza yemezsiniz veya siz şöförken  'Buraya da park edilir mi, yuh!'  dediğiniz çok zaman olmuştur. Ama sürer, geçersiniz, birşey yapmazsınız, keyfiyet ve şans herşeyi yönetir genellikle. Özellikle virajlarda araba bırakılması pek hoş olur öteki sürücüler için. Ama tabii her zaman yine de doğruyu yapmak gerekir, çünkü piyangonun kime çıkacağı belli olmaz bu ülkede.
...
Türkiye google bugün güzeldi, Jules Verne nin doğumgününü hatırlatmak için yapılan grafiği beğendim.Ama her yerde böyle bir hatırlatma yoktu. Jules Verne 8 Şubat 1828 de doğmuş. Osmanlı da o tarihlerde doğan birinin bir bilimkurgu yazarı olması ihtimali ne idi acaba?  Sıfıra yakın bir değer olsa gerek...
---
Geçen sefer aslında evrimden yine bahsetmek istiyordum, evrim bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda olan bir gerçek. Bugün evrimi hala kabul etmemeye çalışmak o kadar büyük bir cahillik ki, anlatmakla bitmez bu cahillik...Evrim sadece Darwin in bir kitabı falan değil, Darwin in yanlış olduğu konular olabilir, ama evrim  yadsınanamaz bir gerçek. Sonra evrim 'maymundan gelmek' gibi basit bir şey de değil. Bunu bu şekilde telafüz edenlere  -içimden tabii- 'Ulan, siz hala maymunsunuz be! Pardon iyi ve şeker maymunlardan...' demek geliyor...:-))

2011-01-30

There is an animal problem in Istanbul

Yes, there is an animal problem in Istanbul. I couldn t forget the cat I have seen recently. She (or he) doesn t have ears, she was crying in pain... It was really terrible, I didn t know what to do. I still feel myself guilty for just looking on the cat, but I didn t know what do do. I don t think that there is a hotline in Istanbul megavillage for tortured animals...This is not the first time that I have seen tortured animals in Istanbul streets. And there is a book for the cats of Istanbul, i can t understand the mentality here. I mean there are people who think that is not a problem just the life without civilization... In most of the times the cats or other animals have the same facial expression like homo sapiens here...Actually human beings are also animals, no doubt but....something is wrong about this facial expression: 'Do you have sth to eat for me?''
'Do you have money for me?'  'What are you? Can I get sth of you or you are strong enough to defend yourself?' This is the facial expression in most of the cases here...
The image above is from Osman Hamdi Bey (1842-1910), a well known painter as there are not so much from that time... I don t know the exact time of the image, but the dog lying on the ground is typical for me for Istanbul...It hasnt changed much unfortunately...I mean the attitude towards animals.

2010-11-03

YouTube Yasaklanmasın!!!!!!!!!!!!

Aklım almıyor! YouTube u yine yasaklamayı düşünüyorlarmış. Ne Atatürk e hakaret içeren videolar, ne de Baykal ın videoları YouTube un yasaklanması için bir sebep değil. Bunlar bence bahane!!!!!!
Bu bahaneler AKP nin işine geliyor, artı asıl sebep en başta Digitürk idi. Erol Aksoy gibi bir hırsızın takımından çıkan öteki hırsızların Türkiye ye armağanı... Asla Türkiye demokratikleşsin istemiyorlar!
Bu kadar aptalın bu kadar kolay sömürüldüğü başka bir ülke yok. Adamı Cumhurbaşkanı yapıyorsun, oğlu internetten mercimek satıyor. İnsan neyse odur. Kötü bi şey mi? Hayır değil. Ama herkesin derdi aynı bu ülkede: para, para,para.
Baykal ın böyle bir hakkı yok. Ben mesela böyle bir sayfaya tıklamam. Hiç ama hiç beni ilgilendirmiyor Baykal ın seks hayatı.
Dün çok sevinmiştim sonunda YouTube açıldı diye!!!! Bugün yine yok!
İşte Türkiye! İstikrar, stabilite yok. TİB e de ayrıca kılım. AİHM ye başvurma hakkım var resmen, bana yaptıklarından ötürü.
Bu arada Milliyet in YouTube haberinde Dora Hospital diye bir hastahanenin reklamı var. UZAK DURUN! Ezgi Maraşlı diye bir pittbull pazarlama müdürleri var, geleni av olarak görüyorlar... Zaten ayrıcana da tam teşşekküllü, iyi bir hastahene değil, bunu hastahaneyi işleten bize söyledi. Ayak üstü tedavi, basit şeyler için olabilir ama gerçek manada hastahane değil. Hemşire yok içerde, hostes gibi dolaşan müşteri ilişkileri sorumluları var. Tamamen şirket mantığı üzerine kurulmuş bir yer.
Yine de doktarlara laf söylemek istemem. Bizim tanıdığımız doktorlar iyi idi ama şirket kötü.

2010-08-14

I hate Dora Hospital Grubu! Sen de katıl!


http://www.sikayetvar.com/ a
Dora Hospital hakkında ben de bir şikayet mektubu yazdım. Aşağıda mektubu olan anne de içimi sızlattı. Ben de anneyim ve o benden daha şanslı imiş, ne kadar rezil bir yer olduğunu anlayıp, bebeğini falan oraya götürmeye kalkışmamış!!!!!!!!!!

Dora Hospital de Can Pazarı


9.Ağustos 2010

9.Ağustos 2010 tarihinde 23 aylık kızımı Dora Hospital acil servisine götürdüm.Kızımın ateşi vardı. Doktor ateş düşürücü ve antibiyotik yazdı ve bizi eve gönderdi. Halbuki Avrupa da olsak, ki senelerce Avrupa da yaşadığım için biliyorum, acil de hemen bir tedavi görmesi gerekiyordu. Ama burda özel hastahanelerin hiçbirinde böyle bir adet yok sanırım. Eskiden ben devlet hastahanelerinde bile daha esaslı davranıldığını bilirim.
İkinci gidişimizden sonra kendisine bunu belirttiğim Pazarlama Müdürü oldukça küstahça cevaplar verdi.
Biz eczaneye gittik, eve geldik, ilacı verdim, kızım kustu ve havale krizine girdi. Ne yapacağımızı bilemeden yakında olduğu için yine aynı hastahaneye gittik. 
Acilde hazır bir doktor ve hemşire yoktu. Yine aynı doktoru yukarıdan çağırdılar.Gelmesi hali ile biraz sürdü, acilde hazır acil doktoru olması gerekmez miydi?

Oksijen tüpüne bağlandı. Bir süre sonra bizi kızımın yanından ayırdılar.

'Pazarlama Müdürü' 
(ki bu tabiri bir hastahane için komik buluyorum) nün  odasına çıkardılar. Kızımızın yoğun bakımda kalması gerektiğini söylediler, bizden ne kadar koparabileceklerine baktılar.(resmen)
Meğer o sırada kızımın kalbi durmuş, tekrar havale geçirmiş ve panik olmuşlar, başka hastahane arıyorlar.Bize bunları söylemediler!!!!!!!!! Öteki hastahaneden öğrendik. 
Dora Hospital değil, Estetik Merkezi falan gibi bir isim bulup, çalıştıkları sahayı değiştirsinler!!!!!!!
Kerem Nadi de başka bir işle uğraşsın!!!!



http://www.sikayetvar.com/
DORA HOSPİTAL Anne Sütü Sağılması İçin Ücret İstendi!
22.12.2009 tarihinde 4 aylık bebek sahibi çalışan bir anneydim. İşyerim evime uzak olduğu için süt sağma makinemle iş yerimde süt sağıp akşamları eve bırakıyordum. Yukarıda belirttiğim tarihte makinem bozuldu ne yapacağımı bilemedim. Eve gitsem bir bebeğimin karnı doyacak fakat ertesi güne bırakabileceğim sütüm olmayacaktı. Çalıştığım yerin karşısında o zamanlar yeni açılan Dora hospital telefonla aradım.

Durumu anlattım ve makineleri var ise kullanabilir miyim diye rica ettim. Telefonumu alıp döneceklerini söylediler. 1 dakika sonra arandım ve gelebileceğimi söylediler. Çok iyi karşılandım, hemşire ile odaya alındım makine getirildi. Makineyi bildiğim için sağım işlemini gerçekleştirdim kendime ait steril 2 kaba koyup teşekkür ettim. 1 kap 100ml. Çıkarken usulen tekrar teşekkür ettiğimi ve ne kadar ödeyeceğimi sordum.

Beni vezneye yönlendirdiler ve 30,00-tl istediler. Telefonda rica minnet durumumu anlatmışım. Ben para bile alacaklarını düşünmezken normalde manuel bir makinenin fiyatı 30,00-tl iken 10dk bir işlem için para istemeleri üstelik anne sütünün önemini bilen bir toplulukta yaşıyorken böyle bir ücret istemeleri beni çok üzdü ve bunu dile de getirdiğim halde ki faturada da aynen anne sütü sağılması diye açıklama yapmışlar beklemediğim bir şeydi, ama mecbur olan bendim.

En azından telefonla bilgi verebilirlerdi ve ben 10 dk lık 2 kap sütü sağma karşılığı vereceğim 30,00-tl yerine manuel süt sağma pompası alırdım uzun süre de kullanırdım. Dora hospital diğer adıyla Kerem Nadi Özel Sağlık Hizm.Tıbbi Dan.Ltd.Şti.'ni anne sütünün ne kadar değerli ve önemli olduğunu bebeklerimizi anne sütü ile beslememiz gerektiğini vurgulayan teşvik eden bir dünya olmamıza rağmen bunu ticari anlamda kullandığı için kınıyorum.

2010-08-13

The day after

Dün hastahaneden çıktık. Bugün de  'the day after'  oluyor, bizim için. Büyük bir felaketten sonra yaşanan  gün için böyle diyorlar genellikle. Felaket neydi? En büyük felaket zaten bu ülkede yaşamak!!!!

see my facebook page

2010-08-04

Bugün 4 Agusos 2010

Bazı günlerin ismi olmuyor...Bugün de mesela 4 Agustos, aklıma genel birşeyler getirmiyor...Özelde belki, ama onu da niye yazayım ki...
Öztin Akgüç ün 1 Agustos 2010 tarihli köşe yazısını daha yeni okudum. Aynen öyle...Ben daha da ileri giderdim ama o zaman da gazetede yazılmaz bazı şeyler... Gerçi bunlar bilinen şeyler ama niye kitle bunu görmüyor, ben bunu anlamıyorum!!!!!! Anlamak istemiyorum veya...
12 Eylül 1980 Özal ı türk toplumuna tek tercihmiş gibi sunmuş, aynı taktik AKP nin başa gelmesinde de uygulanmıştır. % 33 le 2002 de iktidar olmadılar mı? Hangi demokrasi?
Geçenlerde Avrupalı bir arkadaş 'Evren i Pinochet ye benzetebilir miyiz?' diye sordu. Güzel bir soru. Ama ben ne diyeceğimi tam olarak bilemedim...Aklıma bi sürü şey geldi...
Türkiye de Salvador Allende yoktu ki zaten...Artı burası daha vahşi  Güney Amerika dan...Burda adam bulup, başa getirtmek Güney Amerika dakinden daha kolay...Burdakiler zaten saf ve açgözlü...Manipule edildiklerinde bile kendilerinin manipule ettiklerini düşünüyorlar...Heyt koççum heyt! :-)))  Hakimiyet ile para ilişkisini tam olarak analiz edemiyorlar...'Yani param varsa, ben kralımdır'' diye düşünüyor Anadolulu...Bunun dışında bir politik kültürü yok...Özal giller de böyleydi, bunlar da böyle...Ama doğru olan bunlar gökten veya uzaydan gelmedi Türkiye ye...Politika belli bir potansiyeli kullanıyor...
Başka neler okudum gazeteler de? Danimarka da ve Hollanda da aşırı sağ oylar artıyormuş. Hiç şaşmadım ben buna...Avrupa maalesef kötü bir çizgiye gelmişti ben ordayken ve o çizginin daha da aşırı bir şekilde devam edeceği belli idi...Göç çok ciddi bir problem...Her bakımdan ciddiye alınmalı...Avrupalı larının da haklı olduğu yerler var, ama her konuda haklı değiller...Falan, filan...Banal oldum yine:-)
Bir de Ahmet Arpad ın Viyana Kahvehaneleri üzerine bir yazısını okudum...'Na ja!'  Almancasi ile...

(linkini veriyorum aşağıda:)

(Medeni bir internet sayfası var. Avrupa da yaşayanlar yine kendilerini belli ediyorlar bence...)

http://www.ahmet-arpad.de/

Şöyle, böyle bir yazı...Cumhuriyet resmen sigara yasağına karşı tavır alıyor sanki!!!!!!!! Ben buna feciii kılım!!! Ben de dahil olmak üzere birçok Viyanalı sigara yasağını doğru buluyor!!!!!!!
Sigara yasağı çok önemli ve haklı bence!!!! Asıl adilik AKP nin şarap politikasında!!! Istanbul da ağız tadı ile bir şarap içmek mümkün değil! Sırf Anadolu magandasının hayat kültürünü tek yaşama şekli olarak yayma hırsından!!!! Olayın islam ile alakası yok.
Geçenlerde Penguen de bir karikatür vardı.Çok hoşuma gitti. Bir kadın ve bir erkek şık şık oturmuşlar şarap seçiyorlar...Adam işte  'Cabernet Savignon' falan gibi birşey söylüyor. Garson  'Çok doğru bir seçim.' diyor. 'Bize gelişi 7 lira, size ama 147 liradan satıyoruz.Harika bir seçim!' :-)))))

2010-08-01

Kaçırılmış Sergi:Paramparça!


http://www.rampaistanbul.com/

Bu resim beni anlatıyor, nasıl da kaçırmışım bu sergiyi! Tüh diyorum!:))(((
Cengiz Çekil in bir işi diyemiyorum ben hala, eseri diyeceğim yine.Süper.

2010-07-25

Monocle_ve_şehri_hayat_kalitesi_üzerine


http://www.monocle.com/sections/affairs/Magazine-Articles/02-Copenhagen1/

Yukarıda linkini verdiğim derginin son sayısındaki bir haber hakkında bir haber vardı okuduğum gazetelerden birinde...
Efenim bu hayat kalitesi yarışmaları hep yapılıyor, her sene yapılıyor, Viyana genellikle daha iyi sıralarda olurdu, ama niye bu sefer 8. sıraya düştü bilemiyoruz...Enteresan olan Istanbul un neyine güvenip bu tip yarışmaları takip ettiği...Cahil cesareti bütün
bu millette var herhalde, bi de biz birşeyi tutturup, isteriz...Yani kendi hayatımıza bakıp, eleştiri veya beğenileri kabul etmek yerine, 'Ayy onda ne var, bende de olsun!' Kendi kendimize dünyanın parasını harcayıp Istanbul reklamı koydurtmadık mı TV ye?
Heyt be ne aslanlar ama?!
Fotoğrafa bakarsanız 1.cilik elde eden şehirde genç bir kız mutlu bir şekilde bisiklet sürüyor...Istanbul ile ilgisi alakası olmayan bir kare...Tabii ki gidip, para harcayıp, en bi dişi bulduğunuz mankenle böyle bir kare çekip, TV ye koyabilirsiniz, ama bu şehrin asıl gerçeğini, yani son derece maço, dışa kapanık, anti-çevreci, oryantal prestij düşkünü bir şehir olduğunu değiştirmeyecektir...Sahte sarışın ve mafya siyahi araba iyi gider bu 'şehre'...Yaya arabalının eksiğidir bu şehirde...Kaldırım gereksiz bir engebe, yol inşaat yerinden arta kalan çukurlu patika, bisikletli ölümüne susamış bir gencecağız olabilir herhalde bu şehirde...

2010-07-20

Sevim Burak Türk Yazar

Bugün tesadüfen bu linki keşfettim ve birçok sebepten dolayı ilgimi çekti. Kitaplarına hiç rastlamadım, okumak isterdim.

2010-07-14

Parion

Son günlerde Türkçe yazan gazetelerde okuduğum en pozitif haberi buraya yazmak istedim. Türkiye ye rağmen arkeoloji! Hemen şimdi!
Bu Istanbul 2010 olayı bana bu ülkenin kültür denen şeyle zerre kadar ilgisi olmadığını, sadece politikadan nemalanmaya çalışan bir grubun para için yapmayacağı hıyarlığın (! pardon ama) olmadığını gösterdiği için hala kültür işleri ile uğraşan insanlara bu ülkede büyük saygı duyuyorum...
Konuyla alakası yok ama...
27 Mayıs ta (2010) Istanbul Modern e gittik. Orası Erdoğan Modern olmuş. Bence girişe bir Erdoğan heykeli konduralım, paralara da Erdoğan ın resmini basalım, ülkedeki iç edilen, edilmeyen bütün pro AKP kanallarda Erdoğan monologlarını devamlı göstersin ve bunun ismi de demokrasi olsun! Ne demokrasi ama?! Kendimi Hitler in sanat anlayışında bir yerde hissettim. Elit düşmanlığı aşağılık kompleksinden kaynaklanan, aşırı bir halk vurgusu durmadan...Yanlış tercümeler...Türkçe metin farklı, İngilizcesi farklı...
'Modern' ve 'Istanbul' aslında sorunlu kavramlar bu 'şehrin' kendi içinde...
Birçok kişinin Istanbul ile en severek bağlantı kurduğu tarihi an, 'Allah Allah' sesleri ile işgal etmeleri şehri...E 500 yıl sonra buna
'yuh!' derler ancak...
Bir yeri işgal etmekle iş bitmez, imar etmek lazım...Istanbul um mimarisindeki en güzel yapılar gerçekten Osmanlı nındır,....

2010-07-13

Che_13Temmuz2008




Sevgili kedim Che yi 13 Temmuz 2008 de bir Yıldız Park gezintisi dönüşünde bulduk. Çook ama çok zavallı gözüküyordu. Zayıf, korkmuş,ürkmüş, beyaz tüyleri pislenmiş bir halde idi. O bakışlarındaki dehşeti uzun süre unutamadım...
Uzun süre sürdü birbirimize alışmamız...Çok yaşa, uzun yaşa Che!

2010-06-03

Tuzak mıydı? HAARETZ_David Grossman

Yazmaya başlıyorum, deyip, yine başlayamadım. Bu internet insanı çok dağitan birşey. Klickle, klickle bitmiyor.
Cumhuriyet te bir yazı vardı. Yukarıda linkini vermeye çalıştığım. Bence de gemideki herkes aynı derecede entellektüel bir yaklaşım içerisinde değildi muhtemelen Gaza embargosuna. Bazıları hiç entellektüel değildi hatta muhtemelen. Tuzak olduğunu zannetmiyorum, çünkü o belli bir grubun zekasından çok şüpheliyim. Tuzak için zeka gerekir bence.
İsrailli askerlerin yaptıkları asla doğru değildi tabii. O gemi başka türlü de ordan uzaklaştırılabilirdi ama barbarca ve aptalca bir şekilde davranıldı.
Öte taraftan AKP yakını olduğu bilinen bir grup tarafından böyle beceriksizce, tedbirsizce bir aksiyon yapıldı, bunu da unutmamak gerekir. ...
İki tarafta da hükümetler istifa etse ne hoş olur halbuki, di mi?:-))
29 Mayıs ta Istanbul un fethini sanki kendi yaptıkları bir işmiş gibi kutlamaya kalkan Istanbul un Anadolu tarafından işgalinin başkanları, hemen ertesi günü bir gemiye atlayıp Gaza engelini aşmaya çalışıyorlar. Tarihsel çizgi romanlardan fazla mı etkilendiler acaba? diye düşünmeden edemiyor insan. Biliyorsunuz Istanbul un fethinde de bir zincir var denizden aşılamayan ama gemiler karadan denize indiriliyor. Biraz fazla cüretkar davranmalarının altında acaba bu fazla gaza gelmişlik mi yatıyor?
Eskiden bir laf vardı. 'Istanbulluyam'. AKP nin fetih kutlamalarını kendi partisine propaganda yapma arayışı da bana 'Istanbulluyak' kelimesini hatırlatıyor hep. Hem 'Istanbul u yak' diye de anlaşılabilir bu:-)))
Pek sokağa çıkmıyorum Istanbul da ama her sokağa çıktığımda genellikle zıvanadan çıkyorum.
...

2010-05-20

Goytisolo war in Istanbul!

Juan Goytisolo Pera Muzesi'nde! Soylesi sonrasi kokteyl... on Twitpic

Yazının başlığını Almanca yazdım. Neden bilmiyorum. Goytisolo nun Istanbul a gelmiş olması sanırım Almancada Türkçedekinden daha önemli...

Fotoğrafı twitpc den bulduğum için linke tıklayabiliyorsunuz. Umarım bir hak ihlali olmamıştır. Link zaten resmin üzerinde.

2010-05-14

9_Mai_2010_Wahlen_in_Nordrhein Westfalen

http://www.wahlergebnisse.nrw.de/

Das vorläufige Landesergebnis (Zweitstimmen) stellt sich wie folgt dar:
Wahlberechtigte insgesamt 13.270.933 (100 %)
Wähler/-innen 7.872.862 ( 59,3 %)
Ungültige Stimmen 113.537 ( 1,4 %)
Gültige Stimmen 7.759.325

Von den gültigen Zweitstimmen entfielen
2.681.736 auf die CDU - das sind 34,6 %
2.675.536 auf die SPD - das sind 34,5 %
940.770 auf die GRÜNEN - das sind 12,1 %,
auf die FDP entfielen 522.437 Stimmen - das sind 6,7 %,
und die DIE LINKE hat 434.846 Stimmen errungen - dass sind 5,6 %.
Diese Parteien haben die für die Teilnahme am Verhältnisausgleich erforderlichen Stimmenanteile (Sperrklausel) erreicht.

9 Mayıs ta Almanya nın en büyük eyaletinde seçimler vardı. Yeşiller oylarını % 12 ye yükseltmişler, ki bu bence bir başarı. Burda çöp ayrımı bile yok, bazen kendimi kötü hissediyorum bu yüzden. Hele de sokak kedilerinin yiyecek ararken bazen bu yüzden yaralandıklarını duyduktan sonra...Türkiye nin vahşi gündeminden sonra böyle sorunları düşünmek hoş oluyor...