Bugün (19 Temmuz 2008) Kadıköy İskelesi nde toplanılıyor ve ben gidemiyorum. Buna üzülüyorum. Dün AKP nin halkın üstüne saldığı polis grev yapmak isteyen işçileri tartakladı. Çok büyük bir küstahlık tabii ki. İşin iyi tarafı son olaylar ile AKP nin demokrasiden ne kadar uzak olduğunun görülmesi oldu.
***
Dün 'art avrasya' televizyonunda az bir süre Nedim Gürsel ve Hulki Cevizoğlu nu gördüm. Nedim Gürsel siyasi bir yazar değil, öyküleri var, karşılaştırmalı edebiyat dalında bir araştırması var. Artı gazetelerde yazdığı yazılar daha çok kültür ile ilgili yazılar. En son kitabı da bir roman. Bu durumda iktidar analizleri konusunda ne kadar gerçekçi olabildiği konusunda ciddi şüphelerim var. Nedim Gürsel in kurnaz bir masumlukla sorduğu soruları ilk defa duymuyoruz. Nedim Gürsel 'Ben Paris te askerin medyada bu kadar ön planda olduğuna hiç şahit olmadım.' gibi birşeyler dedi. Bu o kadar klasik bir görüş iki Avrupa da, bunu ilk defa duymuyoruz. Son defa da olmayacak muhtemelen. Burdaki eleştiri açıktır; Batı tipi demokrasilerde asker Türkiye deki kadar ön planda değildir. Bunu zaten biliyoruz ama bunun sebepleri tarihsel farklı gelişim süreçlerinden kaynaklanıyor. Artı iki sistem asla karşılaştırılabilecek kadar 'kongruent' değil. Matematikte elma ile armudu toplayamazsınız... Bu da ona benzer. Bu iki sistem çok farklıdır ve farklı olmak zorundadır. Bunun altını çiziyorum. Orda asker tabii ki medyada ön planda değildir, çünkü askerin rolü en başından bellidir ve siyasiler ile aynı görevleri paylaşmaz. Yani orda aslında askerin dokunulmazlığı ve askerin işlevi hakkında Türkiye dekinden çok daha büyük bir mutabakat vardır. Medya tabii ki bilgilendirmekten çok yönlendirmek ve kafa dağıtmak içindir. Hele de 'liberal' denen medya. Bu zaten bilinen birşey. 'Siz üniversitede bunları okumadınız mı?' diyesim geldi...Hulki Cevizoğlu nun bir sorusu çok safça idi. Ama tabii bu arada bu saf soru Hulki Cevizoğlu nun ve onun gibilerin nasıl düşündüğünü ele vermiş oldu. Gerçekten otoritenin bireyin iyiliğini isteyeceği bir dünya düşlüyorlar belki... Belli ki Hulki Cevizoğlu ne medyanın, ne de politikanın ne kadar pis ortamlar olduğunun farkında değil. Daha az komplike, doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulu formalist bir gerçeklik ihtiyacı var. Hiçbiri kötü değil. Hatta birçok görüşlerini destekliyorum ama iktidar analizleri konusunda çok safça bir tutum var ortada... Yani tabii ki medya halkı oyalamaya çalışacak 'güçlü' nün çıkarları için. Halkın bunu bilmesi lazım... Artı halk zaten karın doyurmaktan başka bir derdi olmayan cahil bir kitle olduğunda (bakınız Türk halkının çoğunluğu ve bence AKP seçmeninin çoğunluğu) bu 'liberal' lerin son derece işine gelen birşey... Burda ama kimse 'suçlu' değil. Bu şekilde düşünmek yanlış olur.
Programı baştan sona değil, kısa bir süre izledim ama bana o kadar çok şey tuhaf geldi ve bende o kadar çok serbest çağrışım zincirinin açılmasına sebep oldu ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder