Evet, insan bu kadar uzun zaman elektronik günlüğüne birşeyler yazamamış ise, artık yapacak birşey kalmamıştır özet yazılardan başka...
Gün, gün yazmak aslında en güzelidir, çünkü yazmadığımız günlerde kimbilir ne kadar çok şey uçup, gitmiştir...
Eylül ayını sevmiyorum. Evet, itiraf ediyorum. Belki utanmam gerek Eylül ü sevmediğim için ama Eylül ü gerçek anlamda sevmiyorum...Utanmam gerek belki, çünkü Eylül bana canım kızımı getirdi. Ama aynı zamanda benden babamı alıp, götürdü. Onu bu yüzden hala affetmedim. Ama önceden de Eylül ü sevmezdim, yani bu benim için çok önemli iki olay dışında da hiçbir zaman Eylül benim için bir Mayıs, bir Nisan olmamıştır, ama tabii yine de kış aylarından iyidir...
Yaşlandıkça her ayın önemli, kendi içinde bir mucize olduğunu anlıyorum... Artık sevip, sevmemeyi geçip, anlamaya çalışmalıyım diye de düşünüyorum bazen...
Eylül ibrani takviminin son ayı imiş ve Elül ibranicede 'arayış' manasına gelirmiş. Bunları Cumhuriyet in bir ekinde okudum, çok güzel bir yazı idi. 18 Eylül bu sene 'Roş Aşana' imiş... 20 Eylül de ŞEKER Bayramı idi. Ayın 9.ayı bitti, 10. aya girdik Ay takvimine göre...
İslami bayramları nedense (!!) antropolojik bir merak ve sevgi ile uzaktan anmakla geçiştiremiyorum... Bayram a ne deneceği konusunda bile ihtilafa düşebilecek kadar aptal ve çatışmaya merakli son derece cahil bir topluma hiçbir Bayram yakışmaz...
Bir kendini beğenmiş zorba 'Bayram a ben ne dersem, o denir.' küstahlığına vardırmışsa işi, vay o milletin haline...
Geçmiş ŞEKER Bayramı nız kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder