Uri Avinery nin 'Mavi Marmara' ya yapılan saldırıyı da konu alan bir yazısını facebook a koydum. Aslında facebook dan pek hazetmiyorum ve uzun süre direndim ama şu anda alternativ bir sayfa ile uğraşacak vaktim yok.
Mavi Marmara saldırısı hala gündemde. Birleşmiş Milletler İsrail i usulden bi kınadıktan sonra, İran a ciddi baskılar getirdi.
Şimdi kim kazandı sizce? İpler kimin elinde sizce? Birleşmiş Milletler niye kuruldu ve ne zaman kuruldu, bütçesine en büyük katkıyı kim sağlıyor? Bunlara bi bakın lütfen.
Türk tarafında 9 kişi öldü, büyük paralarla ifade edilen ticari anlaşmalar sözkonusu oldu ve Türkiye aslında tam olarak cevap veremedi yapılan haksız ve ölçüsüz saldırılara. Çünkü aslında Türkiye ne yapsa, biraz da kendi kendine zarar vermek zorunda.
En başından İran gibi bir ülke değildi ki Türkiye...(yine parantez, ama bunu söylemek istiyorum, BM deki 'Hayır' cevabı doğru idi. Başka her türlü cevap rezillik olurdu, bunca şeyden sonra. Ama tabii iyi mi oldu, onu bilemiyorum. Onu zaman gösterecek.)
Bence Mavi Marmara olayı gereksizdi. Bazılarının adrenaline ihtiyacı vardı muhtemelen, onu buldular şimdi. Aynı gün İskenderun da ölen askerler gerçekten şehit oldu bence, ama evinin TGRT, atv, Kanal 7, Samanyolu, Ülke TV ekranını terkedip, ciddi şekilde planlanmamış, sonu belirsiz bir maceraya atılmak için yola düşenler acaba gerçekten şehit oldu mu? Bu şehit olma olayı çok abartılıyor ve bu da asıl manasını kaybetmek üzere. Bu çok özel durumlar için geçerli bir mertebe iken, kitle propaganda aracına dönüştürülürse, yaşamdan istediğini alamamış olanlar kendi kendilerine şanlı bir ölüm düşleyebilirler. Bir de şehitlik insana verilen birşeydir, kendisinin kafaya takıp, hastaca takip ettiği bir amaç olamaz herhalde... Eğer insanoğlu Tanrı nın sonsuz iradesini kabul ediyorsa, kalkıp o küçük aklı ile Tanrı yı manipule etmeye kalkışamaz herhalde di mi? Ama bunu yaptıklarının farkında bile değiller.
İnanılmaz bir cahillik var her konuda olduğu gibi bu konuda da.
Sonra bizim imam dünyaya Musa nın 10 emrini öğretmeye çalışıyor. Tekrar imam olabilir eğer gerçekten din alanında çalışmak istiyorsa, geldiği yer başka bir makamdır. Sen Musa mısın, kardeşim? (bu arada Kılıçoğlu nun 8. ve 9. emri hatırlatması çok iyi oldu.:-))
İsrail tabii ki haksız yere öldürüyor, bunu tartışmaya bile gerek yok. Zaten İsrail in Musa ile bir ilgisi yok, Amerika ve İngiltere ile bir ilgisi var. Modern öncesi bir zihniyetle hayata yaklaştıkları için, tam olarak analiz de edemiyorlar olayları. Laik düşünebilmek psikolojik olarak daha komplike bir insan sistemini gerektirir. Laik düşünce şekli teolojik dünya görüşlerine göre üstündür.
'Allah herşeyden üstündür, ben de Allah a inanırsam, (ki bu gerçek bir inanma, teslim olma değil tabii ki), ben de sizden üstün olurum.' zihniyeti kendi kendini Allah eş koşmak, yani islami anlamda en büyük günahlardan birini işlemektir.
Avrupa da laikliği geliştirenlerin çoğu dindar insanlardı. Ayrıca Aydınlanma yı geliştirenlerin çoğu da. Türkiye deki inanılmaz derecede yüzeysel felsefi kırıntılar ile atıp, tutanlar din gerçeğini yeterince analiz edebiliyorlar mı acaba? İlhan Selçuk mesela maalesef bazı konularda Türkiye deki o çabuk kestirip, atanlardan oluyor bazen. Olay o kadar basit değil.
Kant atheist değildi mesela, gerçi bu da bir ölçü değil tam olarak ama, Freud alenen atheist idi. Ama din konusunda çok enteresan şeyler söyledi.
Freud filozof olarak değil, psikolog olarak görülüyor bazılarınca. Ama zaten onu filozof olarak görsek bile 18.yüzyıl değil, 19. ve 20.yüzyıla onu katmamız gerekir. Freud Aydınlanma Sonrası filozofu olarak daha ilginç bence.
Aydınlanma nın en klasik yüzyılına bakarsak, Aydınlanma nın din savaşlarından kurtulmak ve bu konuda boşuna harcanan psikolojik enerjileri daha pozitif bir temele kazandırmayı istediğini görebiliriz. Aydınlanma din karşıtı bir söylem değildi ki en başından, burdaki bazı insanlar bunu böyle imiş gibi göstermeye çalışıyor...Pozitivizmin kurucusu Auguste Comte bile ciddi şekilde katolik bir aileden geliyordu. Toplum konusundaki görüşleri başka katoliklerle aynı olmayabilir ama bireyselleşme ve farklılaşma sürecinde bu doğaldir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder