'Kadının adı yok.' kitabını ve romanın (bir roman denebilir miydi bilmiyorum) adını sevmemiştim. Ama Türkiye için ne kadar önemli imiş sonraki yıllarda anladım. Üstelik başlığı da gayet iyi seçilmiş, ben o zaman Türkiye yi tanımıyormuşum. Gazetelerde her gün katli haber verilen kadınların gerçekten ismi yok aslında. Bugün HDD bunu başlık yapmış. (Türkiye de kadına karşı işlenen şiddet suçlarının aşırı şekilde artmış olmasını)
Bu bizim teorilerimizle harika bir şekilde uyuşuyor. AKP iktidarı sadece politik bir olay değildir, toplumsal bir olaydır. Bu insanlar uzaydan buraya düşmedi bir göktaşı ile birlikte veya bir uzay aracı onları buraya bırakıp gitmedi. Di mi? Yoksa di mi?:-) NASA ya mı sorsak acaba.
Batılıların en sevdiği şey bir toplumun kendi içindeki ayrılıkları saptayıp, bunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktır. Ama bunu artık eleştiri olsun diye söylemiyorum, çünkü burdakilerin işbirlikçiliği daha derin çukurlarda fokurduyor. Batı kendi içinde herşeye rağmen daha tutarlı ve 'ahlaklı', çünkü kendince bir bloğun çıkarını savunuyor. Burdakiler ise bir tek kendilerini düşünüyorlar. Yine daha ilkel ve adiler.
Konumuz ama bu değildi, yanlışlıkla saptık buraya. Kadın meselesi öyle basit bir mesele değil.
Freud tek tanrılı dinlere geçişin insan psikolojisinde jenerasyonlar boyu süren değişikliklere yol açtığını savunuyordu. 'Savunuyordu' kelimesi biraz fazla kuvvetli oldu burda, çünkü Freud klasik Batı biliminin dışında bir doktordu bence. Onun için zaten çok enteresan bir bilim adamı idi. Üstelik Batı bilimiyle 'konuşan', 'dialog' içerisinde olan bir bilim adamı idi. Ama klasik kavramlar ona hiç uymuyor... Onun birşeyi 'savunması' hiçbir zaman Newton un yer çekimini savunması gibi birşey değildi.
Tek tanrılı din egonun dağılımı açısından yeni bir konstellasyon getiriyordu tabii. Benlik tekrar güçlendirilmeye çalışılıyor ve yapılan herşeyin bir cezası veya ödülü olabileceği insanlara belletilmeye çalışılıyordu. Bu kolay birşey değildi, çünkü insanın bence bir hafızasının olması eminim çok uzun yıllar sürdü...Hafıza olmadan sorumluluk da olmaz.
Ben evrimsel olarak bizim şu anda 'Ben' diye tarif ettiğimiz entitenin çoook uzun yıllarda oluştuğunu düşünüyorum. Kadına karşı olan şiddettin özgürlüğünü kazanmamış erkekte evrimsel olduğunu düşünüyorum...
Şimdi denebilir ki, niye bazı toplumlarda kadına karşı daha çok şiddet var, bazılarında daha az, hatta hiç?
Kadına karşı şiddet erkeğin bağımsızlığı ile ilgili birşey. Erkek bağımsız olamadığında kadını öldürüyor... Orta doğu coğrafyasının erkek tipi negativ manada dişi ve infantil. Freud un manasında enerji anormal şekilde hala kadının üzerinde... Anne-çocuk ilişkisi sorunlu. Özellikle anne erkek çocuk ilişkisi anormal boyutlarda ödipal ve bu şiddete sebebiyet veriyor.
Bunlar tabii blogluk değil, cilt cilt kitaplık konular. Ama cilt, cilt kitaplarda bir gün de yazılmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder