2007-01-15

Alman Kültür Emperyalizmi



S 78 den alıntı; 'Gerçekte Alman nüfuzunun artmasıyla Türkiye ye Kant, Schelling, Hegel, Feuerbach ve Marx la gelişen klasik Alman felsefesi, Alman Edebiyatı, tekniği ve doğa bilimleri gelmedi. Belki de Osmanlı İmparatorluğu nun kültürel reform tarihinin, Rusya tarihindeki kültürel reformlardan önemli bir farkı budur. Alman Kültürü Türkiye ye sadece arkeolojik zenginlikleri yağmalayacak kazılar, Beyoğlu ndaki Viyana operetleri, Almanca eserlerin Fransızca üzerinden yapılan eksik ve yanlış çevirileri ve büyük ölçüde de Alman otoritaryanizmi ve militarizmine hayranlık duyguları olarak geldi. Esasen Osmanlı İmparatorluğu nda çok önceden yoğun olarak yayılan Fransız, Amerikan, İngiliz okullarına göre Alman okullarının sayısı azdı.'

Feuerbach burda gözüme takılan bir isim. Feuerbach bence önemli bir düşünür ve daha Türkçe de bir kitabına rastlamadım, ben görmemiş olabilirim. Feuerbach ın özellikle dindarlık psikolojisi üzerine yazdıkları ilginçtir, zekice ve incedir.
Ayrıca bu ülke 70 li yıllarda insanları 'Marxist-Leninist' damgasıyla öldürüyordu. Bilmiyorum hatırlayan kaldı mı? :-) Ama bu tabirle hala neyi kastettiklerini bilmiyorum, ayrıca bu tabir bana biraz 'hokus-pokus' gibi gelmiştir. Ne olduğu Türk halkının çoğunluğu tarafından zaten bilinmeyen ve de 'kötü birşey' olduğu varsayımı yapılan 'şey', ama aslında ne olduğu belli değil... Ben o zaman çocuktum ve çok merak ederdim bu anlamadığım kelimeler ne demek diye...
Avusturya Lisesi nin sevmediğim tarafı çoktu ama Marx konusundaki tavırlarını hep takdir etmişimdir. Ne öcü haline getiren cahilce bir karalama, ne de safça bir kahramanlaştırma... Mesafeli ve akılcı... Bu göze çarpıyordu o zamanlar, çünkü daha o zaman bile Marx birçokları için 'öcü' idi Istanbul da...
S 178 'Almanya nın 1880 lerden itibaren Osmanlı İmparatorluğu nun yöneticilerini ve giderek tabii kaynaklarını kontrolü altına alması, bütün yakın tarihin en önemli olaylarından biridir.' Tabii bundan sonraki cümleler de çok önemli.
Kitabın ilk baskısı 1981 yılında yapılmış. Bu kitap bence bütün Alman ekolü çocuklarına okullarda mecburi olarak okutulmalıdır.
Kitap ayrıca Türkiye de yaşayan insanların nerden gelirse, gelsin yine en büyük düşmanlarının kendileri olduğunu da göstermektedir... Yani Türkiye deki organizasyon hataları da çok önemli... Ama en önemlisi zihniyet.
Für alle deutschsprachigen Freunde, die immer wieder betont haben, dass Deutschland (und auch Österreich-Ungarn Monarchie) nicht kolonialistisch unterwegs waren, zeigt dieses Buch dass es so nicht stimmt. Es stimmt eher dass sie spaeter unterwegs waren und dadurch andere Strategien entwickeln mussten. Und natürlich hatten sie das Problem, dass schon fast alles weg war... Auch die Kolonialisierung von China haben die protestantischen Missionare (aber sicher auch andere Missionare) innigst gewünscht, nur waren sie nicht besonders erfolgreich. Die Frustration mit China zeigt auch die Hunnenrede vom Kaiser.

Hiç yorum yok: