2007-02-22

Le Sourire chez Gauguin


From the link above:
Le Sourire

Le Sourire is a unique journal edited and printed by Paul Gauguin in Tahiti between August 1899 and April 1900. It was printed in a limited edition of 30 numbers. The copy in the University of Oslo Library is the only surviving complete set. Because of its uniqueness and rarity we have decided to make it available in electronic form. This is the most outstanding part of the Kroepelien-collection that the Library aquiered in 1981. It has number1051 in du Rietz' catalogue.

In 1952 a complete facsimile in 1000 copies was made from Kroepelien's set. His copy is now in the National Library in Oslo. Together with the facsimile L.J. Bougé wrote an introduction to Le Sourire.


Yukarıda Gauguin in tuttuğu bir günlüğün adresi var. Açıkçası aşağıda adresini verdiğim Almanca Günlük ile aynı mı bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle evet. Ama ısrarla en ufak bir bilgi yok. Bu da ayıp aslında. Günlüğün orjinal ismini vermiyor Almanca kaynaklar.
'Sourire' gülümseme demek, ama Gauguin bunu alaycı bir şekilde kastediyor büyük bir ihtimalle.
Gauguin okumak bambaşka birşeydir şu elimdeki taşra dindarlığını öven kitaptan... (Van Gogh, Walter Nigg) Ayrıca V.G. okumaktan da bambaşka birşeydir. Çok seneler oldu Gauguin den bazı şeyler okuyalı. Ama Gauguin köylü değildir. Bu kesin. İnsan tekrar entellektüel bir burjuva bulduğuna sevinir onu okurken, Almanların hep biraz taşra dindarlığı kokan kontrollü ve güdümleyici yazılarından sonra...
Ama yine de Almanca nın ahlak olayını ciddi şekilde önemsediğini söylemek gerekir.
Mesela Gauguin bu günlükte sömürgeciliğin iğrenç boyutlarından bahsederken* (Tahitili bir kız 12 erkek tarafından tecavüze uğradığından şikayet ederken Fransız 'kadı' nın nasıl 13.tecavüzcü olduğu gibi), aslında bir şekilde Van Gogh un patates yiyen Hollanda lı çiftçilerle yaptığını yapıyordu. Öyle gözükmese de... Avrupa burjuvasının görmek istemediklerini resmetmek... Tabii Gauguin in tarzı farklı idi... O bir misyoner değildi ve muhtemelen misyonerlerden iğreniyordu. Yerlilerin yanında sömürgecilere karşı pozisyon almıştı.
Gauguin ve Van Gogh çok farklı insanlardı ama ikisi de iyi sanatçılardı... Daha doğrusu sanat onlar için herşey olmuştu...

*http://www.buecher.de
'...schildert Gauguin in aller Drastik die Überheblichkeit und Dekadenz der vermeintlich sittenstrengen französischen Glaubensmissionare: „Erschien ein Mädchen und klagte, zwölf Männer hätten sie eben vergewaltigt, ohne zu zahlen. ,Schrecklich‘, rief der Richter und wurde alsbald der dreizehnte.”
Resim: Tahiti de Gauguin in yaşadığı ev

Hiç yorum yok: