Yukarıdaki link ve aşağıdaki yazı Yaman Törüner in Milliyet teki yazısına sizi ulaştırıyor. Bundan evvel de yine güzel bir yazı yazmıştı Yaman Törüner Türkiye nin gerçeklerini dile getiren.
Türkiye ye ilk geldiğim sıralarda bana bir fıkra anlatmışlardı. Temel e cep telefonunu kapat, uçakta cep telefonu ile konuşulmaz diyorlar. Temel konuşmaya devam ediyor. 'Temel artık yeter, bak uçak düşecek türbulansa girdik!' diyorlar. Temel yine konuşmaya devam ediyor. En son artık uçak çakılmak üzere, cep telefonunu Temel in elinden almaya çalışıyorlar. Temel: 'Düşerse düşsün, babanın uçağı mı?' diyor... :-)
Yaman Törüner in yazısını veriyorum aşağıda...(ki tabloyu bir de tarih boyutu ile çizersek olay çok daha vahim ve geleceği hesap etmek de zor değil.)
Çoğu aydınımız uykusuz
Borsamızda iyi para kazanılıyor ama kazananlar yabancılar.
Ekonomik veriler iyi ama ekonomimiz tümüyle en küçük dış hareketten etkilenir hale geldi.
Maliye başarılı, bütçemiz faiz dışı fazla veriyor ama bu sayede kazanılan para, gittikçe artan iç ve dış borç faizlerine gidiyor.
Merkez Bankamız, hükümetten ve milletten bağımsız ama IMF'ye bağımlı.
Türk lirası değerli ama çok büyük cari işlemler açığımız var.
İhracatımız artıyor ama ithalatımız çok daha büyük bir hızla artmakta.
Kredi kartı kullanımı çok arttı ama kredi kartı faizleriyle ilgili bir tedbir getirilemiyor.
Gayrimenkul kredisi (mortgage) sistemi başlatıldı ama yüksek reel faizlerin olduğu ve vergi teşviklerinin bulunmadığı sistemin çalışmayacağı şimdiden belli.
Bankacılık sistemimiz rayına oturdu ama milli bankalarımız birer birer yabancılara satılıyor.
Büyüme sağlanıyor ama işsizlik azaltılamıyor.
Enflasyon düştü ama üretim arttırılamıyor.
Sıcak para geliyor ama reel faizler çok yüksek.
Özelleştirme yapılıyor, yabancı yatırım geliyor ama yüzük taşları ve bankalar elden gidiyor.
Kişi başına düşen milli gelirimiz dolar bazında artıyor ama insanımıza yansıyan bir şey yok.
Avrupa Birliği'ne girebilme olanağımız var ama Kıbrıs'tan vazgeçmek durumundayız.
Güçlü, tek parti hükümetimiz var ama ordu, üniversiteler ve medyayla kavgalı.
7 yıl için cumhurbaşkanını olacak kişiyi bu Meclis seçecek ama seçim sonrasında Meclis'in ömrü en çok 6 ay.
Tek parti, yüzde 34 oy alıp her şeyi yapabilecek Meclis çoğunluğunu elde etti ama bir türlü her kesimi kavrayabilen bir kitle partisi yaratamadı.
Ülkede aradığımız her mal var ama güvenlik kalmadı.
Belediyelerin mali sıkıntıları yok ama trafik sorunu bir türlü çözülemiyor.
Yıllardır mücadele ediyoruz, bölücü başını yakaladık ama PKK sorununu çözemedik.
Dışişlerimiz Kürt devleti kurulamaz diyor ama Amerikan Dışişleri Bakanı Kürt devletinden bahsediyor.
Din temeline dayanan bir siyasi iktidarımız var, Arap krallar ziyaret ediliyor ama hiçbir Müslüman ülke Kıbrıs'ı tanıyamadı.
Kimse iç işlerimize karışamaz diyoruz ama bir Büyükelçi, Genelkurmay Başkanımızın konuşmasını "kuru gürültü" olarak nitelediği halde, ona hükümet cevap veremiyor.
Genelkurmay Başkanı "Ülkemiz şimdiye kadar görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya" diyor, yani ülkenin bölünme olasılığından bahsediyor ama bir eski cumhurbaşkanı "Bölünürse bölünsün" diyebiliyor.
Kısacası, ekonomik gelişmelerin iyi taraflarından yararlananlar mutlu ama ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Ekonomideki birtakım iyilikler sesimizi kısmış durumda. Belki de yapılmak istenen buydu.
Çoğumuz uykudayız ama çoğu aydınımız uykusuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder