Dün 22 Mart 2007 Dünya Su Günü idi. Ne çok böyle abuk, subuk gün var diyeceksiniz ama su konusu zaten uzun zamandan beri gündemde idi.
Bir ülkede doğal kaynakları, hammaddeleri yeterince etkin bir şekilde kullanabilen bir organizasyon olmadığı müddetçe (ki bu Türkiye yi de kapsıyor), o ülke sömürgeleştiriliyor. Bu da gayet doğaldır, 'Madem sen kendi kaynaklarını kullanamıyorsun, bırak biz seni de, doğal kaynaklarını da kullanmasını biliriz!' derler...
Özel sektörden çok büyük beklentiler içerisindesiniz. Hata. Zaten kötü olan bir organizasyonun daha da adaletsizce ve keyfice yapılmasından başka hiçbir şey elde edemezsiniz. (Yurtdışı ayrı; siz devlet organizasyonunu tamamlamamış 3.Dünya ülkesi olarak A.B. veya A.B.D. değilsiniz! Özel sektör tabiiki bir ülkenin gelişmesi ve kalkınması için önemlidir ama bu bir takım işidir, tek başına olmaz. Keyfi bir şey değildir. Devletin organizasyonunu tamamlamadığı yerde özel sektör fazla öne çıkarsa bu bir tür oligarşi olarak karşımıza çıkabiliyor.) Türkiye li bir işadamı Irak taki Amerikan askerlerine tonlarca su gönderiyormuş. Gazeteci de bununla övünüyor. Vayy ihracat gelişiyor! oluyor. Yorumu biraz aklı olanlara bırakıyorum...
Türkiye nin çeşmelerinden artık sadece içilmez su akıyor ama. Süper bir organizasyon! Türkiye den de zaten daha iyisini beklemezdik...
Viyana daki Türkiye den gelen kadınlar hakkında yazdıklarımı 8 Mart Kadınlar Günü nde duygusal sömürü olsun diye yazmadım. Türkiye Devleti kendisine tabii olan insanlardan sorumludur. Türkiye Devleti kendi insanlarını besleyemecek bir organizasyon olarak o insanları başka bir politik entiteye 'kakalayamaz.' Yok böyle birşey.
Türkiye deki gelir dağılımı ve organizasyon şekli malum. Avrupa lılar da bunu çok iyi biliyor. Sizin en ufak bir hizmet vermediğiniz insanınızın eğitim ve sağlık masraflarını ödemek istemiyorlar. Bu kadar basit!
Almanya eskiden yahudi gettolarıyla dolu ise, şimdi müslüman gettolar ile dolu. Türklerin o müslüman gettolardan çıkması gerekir.
Türk işverenlere Alman vizesi kalkacakmış. Avrupalı bir Türk olarak karşıyım! Siz ilk önce gettolaştırdığınız insanların hesabını verin!
Türkiye den gelen işverenlere ve işçilere aynı vizenin uygulanması lazım.
Alman sağı siz aptallara bir yandan 'vize kolaylığı' yapacakmış gibi davranırken, öte tarafta neleri kaybettiğinizin farkında değilsiniz! Almaya da uzun zamandır 'müslüman' (ki bunu da kendileri tanımladılar) düşmanlığı bilerek ve amaçlı olarak yapılıyor. Çünkü bu düşmanlık sağ oyların artmasına sebep oluyor... Bu Merkel ve onu destekleyenlerin işine geliyor...
Ayrıca Türkiye de sağı destekleyip, Avrupa da solu seçme ahlaksızlığının önüne geçilmesi gerekir...
Liberalizm AB nin sözlerinden bir tanesi, asıl liberalizmin önü açılsın.
'Gümrük Birliği (GB) aleyhte işliyor.' Bunu bugün artık Devlet Bakanı Abdüllatif Şener bile ifade etti.
***
Amerika ya gidip, gelmiş ordaki paralardan belliki ağzı sulanmış Türkiyeli bir girişimci vizeden şikayet ediyor. Vize çilesi size aslında hala bir millet olduğunuzu ve öyle de algılandığınızı hatırlatmalı idi. Bireysel olarak değil. Ben bireyselliğe çok önem veren, toplumun baskın olduğu yerde bireyin tarafında olan bir insanım ama çıkarcı egoistlik ; 'uyanıklık' Türkiye nin devlet ve millet olarak değil uydu olarak var olmasına sebebiyet veriyor, Türkiye nin İsrailleştirilmesinin önünü açıyor...
TRT2 deki programları genellikle büyük bir ilgi ile severek izliyorum.
Ama 'Avrupa Vizyonu' adlı program artık tektaraflı olmaktan çıkıp, işi propagandaya döktü. Gusenbauer den bahsederken Schüssel in resmini gösterdiler.(Teknik hata)
Verdikleri haberler, 'Hadi benim koyunlarım,kuzucuklarım, siz bana inanın. Sizi yoldan çıkarmaya çalışanlara değil!' der gibi oldu. Bu hoş bir ton değil. Hatta 'Yanlış' 'Doğru' tabloları yapmaya başlamışlar. Keh keh :-)
***
22 Mart 2007 Doğan Heper bölümünü Milliyet te ayrıca beğendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder