2007-10-31

Ne arıyordum, ne buldum

Dünkü kutlamalar ile ilgili fotoğraf ararken google da yukarıdaki linki buldum. Okunması gerek diye düşünüyorum.
Tarihteki kötü şeyleri bastırma, kahramanlıkları abartma ile politik yön çizimi arasında fark olmalıdır. Amerikan ve İngiliz tarihi katliamlar ile doludur, her gün de yenilerini eklemekten özel bir zevk duydukları da kesin. Yine de Amerikan ve İngiliz halklarını ve yönetimlerini ayrı rafa koymak gerekir! Birçok insan A.B.D. de ve İngiltere de kendi devletinin caniliğinden habersiz yaşıyor... Zaten ellerinde güç de yok. Herkes kendi hayatını kurtarmaya çalışıyor ama devlet adamları ve komutanlar yaptıklarından sorumludurlar.
Önemli olan başka bir konu da sizin kendi ifade hakkınızı kısıtlamaktır. 'Uyan Türkiye!' derken, artık kahramanlıklara oynamanın zamanının geçmiş olduğunu da belirtmek lazım... Gerçekçi olmak lazım.
Aşırı milliyetçilik PKK ile aynı manaya gelir Türkiye için. Ama aklı başında suçlu güç kaynaklarını belirterek ve hiçbir zaman unutmadan ve unutturmadan kuşaklar boyu ölerek değil, yaşayarak devam etmek lazım.
***
Batı medyası için politik getirisi olan 'mazlumlaştırma' kampanyaları kendi halklarını da hiçe saymalarından ve güç için herşeyin mübah olduğunu düşünen bir barbarlıkla hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.
(Uğur Mumcu yu da katlettiklerini hatırlatmama gerek yok herhalde.)
Alıntı yukarıdaki linkten:

Lord Curzon’a yazılan mektubu
Uğur Mumcu yayınlamıştı
Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, 1 Nisan 1984’te Cumhuriyet’teki köşesinde yayımladığı ve “Ermenilere daha 1900’lü yıllarda verilmeye başlanan ABD desteğini” yansıtan belgeler, ABD ve Ermeni diasporasının Türkiye aleyhtarı faaliyetlerinin geçmişini anlatıyor. Belgeler, ABD Kongresi’nde soykırım yalanını ortaya atanların amaçlarını olduğu kadar, ABD’nin Lozan Antlaşması’na niçin imza koymadığını da anlatmaya yetiyor. Güneri Civaoğlu’nun köşesine taşıdığı Mumcu’nun yazısında şu ifadeler yer alıyordu:

Hiç yorum yok: