Türkiye bu duruma geldi işte! Ben şaşırmıyorum ama üzülüyorum. O kadar çok suni gazeteci varki ülkede. İlk önce onların eleştirilmesi lazım... Bu kadar berbat bir durumda olan ülkede tamamen kendi maddi durumlarını düşünerek yaşayan gazeteciler var. Gazeteci olmayın o zaman! Bir insanın politikadan uzakta maddi varlığını sürdürmek istemesi doğal karşılanabilir e ama işte o zaman gazeteci olmayın!
24 Mart 2008 Hürriyet
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde, savcılıkça “Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak ve devlete ait gizli belgeleri temin edip elinde bulundurmak” suçlarından tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilen Doğu Perinçek'in, nöbetçi İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar ifadesi alındı.
Perinçek, İstanbul Adliyesi'nden içeri girerken, “Hedefte ordu var” dedi. Serbest bırakılan işadamı İbrahim Benli adliye çıkışı yaptığı açıklamada haksız yere gözaltına alındıklarını söyledi.
Mahkeme, Perinçek'in tutuklanmasına karar verdi. Perinçek, Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi.
Öte yandan, Perinçek'in, adliyeden çıkartılmadan önce eşi Şule Perinçek ile görüştürüldüğü öğrenildi.
ALEMDAROĞLU SERBEST, 3 KİŞİ TUTUKLU
Ergenekon soruşturması kapsamında İstanbul Adliyesi'ne çıkarılarak tutuklanan üç kişi Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi.
Ergenekon operasyonunda gözaltına alınan İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk ve gazeteci Adnan Akfırat tutuklandı. İstanbul Adliyesi'nde işlemleri tamamlanan tutuklu 3 zanlı daha sonra sivil polis aracı ile Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi. 3 tutuklunun Adliye'den çıkarılması sırasında polis habercilerin görüntü alamaması için etten duvar ördü. Tutukluların Cezaevi'ne götürülmeleri sırasında Adliye girişinde bekleyen İşçi Partililer'de slogan atarak tutuklamaları protesto ettiler.
İstanbul Adliyesi'ne getirilen diğer zanlılardan Kemal Alemdaroğlu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, İşadamı İbrahim Denli ise savcılıktan serbet bırakıldı.
'ERGENEKON SOYTARILIĞININ NE OLDUĞUNU HERKES GÖRECEK'
Adliye önünde habercilerin sorularını yanıtlayan Kemal Alemdaroğlu, Ergenekon soytarılığının ne olduğunu yakında herkesin göreceğini ifade ederek," Gerçekten üzgünüm. Bu üç gün çok üzücüdür. Bizim gibi Anayasaya, yasalara saygılı, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılan bu suçlama, aslında hepinizin taktir edeceği nedenlerle yapılmıştır. Yargıya, saygılıyız. Emniyet güçlerinin 3 günlük bizi ağırlamasından teşekkür ederiz. Onlarda bizi gayet güzel ağırladılar. İnanıyorum ki Türk toplumu bu Ergenekon soytarısının ne olduğunu, en kısa zamanda ortaya çıkmasını ve birilerinin, iktidar sahiplerinin Ergenekon üzerinden bir takım mesajlar iletmesini ve çalışmalar yapmasını önleyecektir. Ben Türk toplumunun gücüne, özverisine, sağduyusuna inanıyorum ve yargıda bunu en güzel şekilde gösterecektir"dedi.
Basın açıklamasını mahkeme kararını açıklamadan önce hazırladığını belirten Alemdaroğlu'nun Avukatı Metin Çetinbaş ise Türkiye'nin çok zor ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ifade ederek,"Yargı bağımsızlığı zedelenmeye çalışılmaktadır. Herkesi hukuk devleti kurallarına uymaya davet ediyoruz. Başta Başbakan ve Bakanlar olmak üzere, şüpheliler aleyhine ard arda açıklamalar yapılmakta, yargı etki altına alınmaya çalışılmaktadır.Anaasal suç işlenmektedir. Görevli adli makamların şüpheliler hakkında yasal gereği yapacağına inanıyorum. Birbiriyle hiç ilgisi olmayan iki farklı adli olay karıştırılmaya,kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Görev ve ünvanı ne olursa olsun kimsenin Türk adaletini etkileyemeyeceğini son kararlar verildiğinde göreceğimize inanıyorum. Türk adalet sistemine yargıç ve savcılarına güveniyoruz"dedi.
Kemal Alemdaroğlu'nun Adliye'den çıkışı sırasında toplanan bir grup ise slogan atarak destek verdi. Alemdaroğlu çıktığı sırada kapıda kendisini bekleyenlerle kucaklaştı.
....Başsavcı Engin, gözaltına alınan şüphelilere ilişkin soruşturma sonucunda Doğu Perinçek, Mehmet Adnan Akfırat, Ferit İlsever ve Serhan Bolluk'un CMK'nın 100. maddesi kapsamında tutuklandığını, İlhan Selçuk ve Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun da CMK'nın 109/1-3/a maddeleri kapsamında adli kontrol tedbiri ile nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakıldıklarını, Yusuf Beşirik, İbrahim Benli, Yusuf Tuncer, Aydın Gergin, Mahir Çayan Güngör ve Aykut Tokak'ın da soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları tarafından ifadelerinin alınmasını müteakip serbest bırakıldıklarını bildirdi.....
Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı:
'“Bu operasyonun başlatıldığı tarih ve saatten itibaren basın ve yayın organlarında yapılan yayınlarda son günlerde Türkiye'nin gündeminde yer alan önemli başka davalarla Ergenekon soruşturması arasında paralellik kurulmaya çalışıldığı ve bu doğrultuda yanlış ve gerçek dışı yorum ve değerlendirmeler yapıldığının görüldüğüne” işaret eden Engin, açıklamasında şunları kaydetti:
“Ergenekon adı verilen soruşturma, 2007 yılı Haziran ayında başlatılmış olup gerek 21 Mart 2008 tarihinde, gerekse daha önce bu kapsamda yapılan operasyon ve işlemlerin kamuoyu gündeminde yer alan diğer davalarla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bağımsız yargı organları, görevlerini sadece yasalardan aldığı yetkiye dayanarak ve yasalar çerçevesinde yapmakta olup, tüm soruşturma ve kovuşturmalarda herhangi bir kişi, kurum ve kuruluşun etkisi, yönlendirmesi ile veya başka maksatlarla hareket etmeleri kesinlikle mümkün bulunmamaktadır.
Bunlara rağmen yazılı ve görsel basın yayın organlarımızda yapılan ve gerçek durumu yansıtmayan asılsız haber ve yorumlar bu soruşturmanın sağlıklı olarak yapılmasını zorlaştırmakta, yargı organları aleyhine haksız eleştiri, değerlendirme ve güvensizliğe sebebiyet vermektedir.”'
24 Mart 2008
Cumhuriyet
İktidar ve Yargı...
Türkiye'de bugün iki dava ülkenin geleceğini belirleyecek kadar önem kazanmış gibidir.
Bunlardan biri 'Ergenekon Çetesi' ya da dosyası diye vurgulanıyor, öteki 'Kapatma Davası' diye anılıyor.
'Kapatma Davası'nın boyutları, içeriği, yapısı, davalıları bilinmektedir. Çünkü iddianamesi yazılmıştır, yetkili mahkemesine verilmiştir; yargıçların dile getireceği hukuk konuşacaktır; sonucu beklemek gerekir.
'Ergenekon Dosyası' ise henüz ilk tahkikat aşamasındadır.
Deliller toplanmakta, dava dosyasındaki belgeler üzerinde çalışılmaktadır. Şüpheli ya da zanlıların saptanması süreci yaşanmaktadır; davanın niteliği, içeriği, boyutları, sınırları, sanıkları zamanla kesinleşecektir.
Kuşkusuz bu konuda kararı verecek olan görevli savcıdır.
Gerçekte yasalarımıza göre ilk tahkikat gizlidir, açıklanması yasaktır; ama, medyamız doludizgin siyasal yorumlarla Ergenekon soruşturması üzerine demediğini bırakmamaktadır.
*
Ancak daha da "vahim" bir tablo ortaya çıkmıştır.
Demokrasilerde üç erk olduğu biliniyor: Yasama - yürütme - yargı.
Yargının tümüyle bağımsız ve tarafsız olması çağdaş demokrasilerde temel kuraldır.
'Yürütme' nin, başka deyişle hükümetin, bir başka söyleyişle de siyasal iktidarın yargı bağımsızlığını 'ihlal' etmesiyle demokratik devlet düzenini kökünden sarsacağı biliniyor.
Bu girişime yönelen bir siyasal iktidar meşruiyetini kendi elleriyle baltalamaya yönelmiş olur.
Oysa bugün Türkiye'de görülen tablo nedir?
AKP iktidarı yargı bağımsızlığına karşı adeta bir savaş açmıştır.
*
Ancak "Kapatma Davası"na karşı AKP Hükümeti'nin ve cephesinin savaş tamtamlarını çalması, Başsavcı'ya saldırmayı yoğunlaştırması, hukuk sürecini kesintiye uğratmak için anayasayla bile oynamaya kalkması olayın bir yüzüdür.
Olayın öteki yüzü belki daha sakıncalı bir tutum sergiliyor.
Hükümetin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan , Ergenekon dosyasında yine 'taraf' rolü oynamaktadır; yargıyı yine etkilemeye çabalamaktadır.
Tutumu ve konuşmalarıyla, AKP lideri, 'Kapatma Davası'nı ortadan kaldırmaya çabalarken Ergenekon konusunda sonuna dek soruşturmayı destekleyeceğini açıkça söylemektedir.
Oysa Başbakan'ın Ergenekon soruşturmasında destek olması, tahkikatı yürüten savcılığı da müşkül duruma düşürmektedir; sanki yukardan talimat ya da baskı üzerine soruşturmayı yürüttükleri sanısına veya suçlamasına yol açmaktadır.
Sonuçta Başbakan Recep Tayyip'in konuşmaları ve davranışları, soruşturma dosyası üzerinde savcılığı tedirgin edecek bir şaibeyi türetmek ve ortamı yaratmak işlevini göstermektedir.
*
Ergenekon Dosyası'nı oluşturan şüphelilerin sivil ve asker kapsamında gittikçe çoğalan ve daha da artacak gibi görünen listesindeki adlarla Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarındaki üslup yan yana getirilip AKP iktidarının yargıyı etkileme yolundaki pervasızlığı da buna eklenince sonucu adaletin hayrına yorumlamak olanaksızlaşıyor.
AKP iktidarı yargıyı rahat bırakmalıdır.
İster Ergenekon dosyası olsun, ister kapatma davası olsun, bu kurala titizlikle saygı gösterilmelidir.
İktidar yargıyla oynamaya başlamak hevesine kapıldı mı ülkede ne huzur kalır ne de istikrar...
Türkiye'yi bugün bu huzursuzluk baştan sona sarmıştır.
Cumhuriyet
24 Mart 2008 Milliyet
Doğu Perinçek cezaevine gönderildi, Alemdaroğlu serbest
Milliyet İnternet
Ergenekon operasyonu soruşturması kapsamında tutuklanan İşçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek, sivil polis otomobilleri ile Bayrampaşa Cezaevi'ne götürüldü. Tutuklanması talep edilen İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu ise serbest bırakıldı.
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Emniyet’teki sorgusunun ardından, savcılık tarafından sorgulandı ve sabaha karşı “Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak ve devlete ait gizli belgeleri temin edip elinde bulundurmak" suçundan tutuklanması talebiyle sevk edildiği Nöbetçi İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sorgulandıktan sonra tutuklandı.
Perinçek,'in İstanbul Adliyesi'nden içeri girerken ise "hedefte ordu var"dediği duyuldu..
Perinçek'in çıkışı sırasında ise, işçi partili bir grup, araçların önüne geçti. Güvenlik amacı ile bekleyen çevik kuvvet polisi gruba müdahale edince gerginlik yaşandı.
Adliye önünde bekleyen Perinçek'in eşi Şule Perinçek, karar nedeniyle oldukça üzgün olduklarını söyledi.
Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz ise, AKP'nin kapatma davasından sonra gerçekleşmiş olmasının bir rövanş niteliğinde olduğu iddiasında bulundu.
Cengiz, "Doğu Perinçek ve işçi partisi, çetelere ve Gladio'yaya karşı mücadele etmiştir. Perinçek bugün, bir gladio örgütlenmesinin başı gösterilmektedir. Sorgular boyunca nihai hedefin TSK olduğunu gördük. Bunu millet önünde protesto ediyoruz" dedi.
Adliye önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İşçi Partisi genel Sekreteri Nusret Senem de, Perinçek'in tutuklanmasını "hukuksuzluk ve skandal" olarak niteledi.
Perinçek'in eşi: Suç unsuru diye aldıkları şey "Atatürkçülük kitabı"
ALEMDAROĞLU'NA ŞARTLI TAHLİYE
Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınarak sorgulanan Kemal Alemdaroğlu, tutuklanma istemi ile sevk edildiği mahkemede serbest bırakıldı.
Alemdaroğlu'na, İlhan Selçuk gibi, 'Yurtdışına çıkış yasağı' konuldu.
Nöbetçi mahkemenin kararında, “Kemal Alemdaroğlu’nun üzerine atılı olan suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğunaö dikkat çekilerek, “bunun tutuklamanın şartlarını oluşturacağıö ifade edildi; ancak “şüphelinin yaşı ve sağlık durumu dikkate alınarak, CMK’nın 109. maddesinin 3. fıkrası uyarınca yurt dışına çıkışının yasaklandığıö ifade edildi.
Alemdaroğlu’nun aynı madde uyarınca, mahkemeye bildirdiği ikamet adresinin bulunduğu yerin polis merkezine her ayın 1. ve 15. günlerinde kendisi için uygun herhangi bir saatte başvurarak imza vermek şeklinde adli kontrol altına alınmasına hükmedilen kararda, Alemdaroğlu’nun, “bu uygulamaya bir gün bile uymadığı takdirde CMK’nın 112. maddesi gereğince hakkında hemen tutuklama kararı çıkarılabileceği" konusunda ihtar edildi.
ERGENEKON SOYTARILIĞININ NE OLDUĞUNU HERKES GÖRECEK
Adliye önünde habercilerin sorularını yanıtlayan İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, Ergenekon soytarılığının ne olduğunu yakında herkesin göreceğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Gerçekten üzgünüm. Bu üç gün çok üzücüdür. Bizim gibi Anayasaya, yasalara saygılı, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılan bu suçlama, aslında hepinizin taktir edeceği nedenlerle yapılmıştır. Yargıya, saygılıyız. Emniyet güçlerinin 3 günlük bizi ağırlamasından teşekkür ederiz. Onlarda bizi gayet güzel ağırladılar. İnanıyorum ki Türk toplumu bu Ergenekon soytarısının ne olduğunu, en kısa zamanda ortaya çıkmasını ve birilerinin, iktidar sahiplerinin Ergenekon üzerinden bir takım mesajlar iletmesini ve çalışmalar yapmasını önleyecektir. Ben Türk toplumunun gücüne, özverisine, sağduyusuna inanıyorum ve yargıda bunu en güzel şekilde gösterecektir"
Alemdaroğlu’nun ardından bir açıklama yapan Avukatı Metin Çetinbaş ise Türkiye’nin çok zor ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ifade etti. Çetinbaş, "Yargı bağımsızlığı zedelenmeye çalışılmaktadır. Herkesi hukuk devleti kurallarına uymaya davet ediyoruz. Başta Başbakan ve Bakanlar olmak üzere, şüpheliler aleyhine ard arda açıklamalar yapılmakta, yargı etki altına alınmaya çalışılmaktadır. Anayasal suç işlenmektedir. Görevli adli makamların şüpheliler hakkında yasal gereği yapacağına inanıyorum. Birbiriyle hiç ilgisi olmayan iki farklı adli olay karıştırılmaya, kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Görev ve ünvanı ne olursa olsun kimsenin Türk adaletini etkileyemeyeceğini son kararlar verildiğinde göreceğimize inanıyorum. Türk adalet sistemine yargıç ve savcılarına güveniyoruz" dedi.
BOLLUK, AKFIRAT VE İLSEVER TUTUKLANDI, BENLİ SERBEST
Alemdaroğlu ile birlikte aynı operasyon kapsamında Terörle Mücadele ekipleri tarafından gözaltına Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ferhan Bolluk, gazeteci Adnan Akfırat, ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever de adliye’ye sevk edilmişti. Bolluk, Akfırat ve İlsever çıkarıldıkları mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınanlardan İbrahim Benli de, savcılıkça serbest bırakıldı. Benli, somut bir suçlama yöneltilmediğini, soruşturma konusunda bilgi vermemesi konusunda uyarıldığını ve buna uymaya çalışacağını ifade ett
Melih Aşık, Milliyet
....'Artık gazetede
Ağabey önceki gece serbest bırakılınca, sabaha karşı gazeteye gelmiş. Beşinci kattaki odasına çıkmış. Tabii dostları da peşinden... Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız, “Siz gözaltındayken gazete iki kat tiraj aldı” deyince, “O zaman geri döneyim istersen” diye espriyi patlatmış. Sorguda polislerin kendisine “İlhan Abi” diye hitap etmek için izin istediklerini anlatmış.
Onca yorgunluğa rağmen dün de keyfi yerindeydi... 1962’den bu yana tam 46 yıldır Cumhuriyet’te yazan İlhan Ağabey’in kısmetinde 83 yaşında yeniden nezarette gecelemek varmış. Tabii fikir lideri olmak kolay değil! Evet evet, fikir lideridir kendileri: “Dürüst, aydınlık, çileli gazeteciliğin fikir lideri”... Bunun da kimi bedelleri oluyor tabii...'
Radikal
24/03/2008
Tarhan Erdem
İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu'un sabah karanlığında "operasyonla" gözaltına alınmalarını İstanbul Savcısı'nın emriyle harekete geçen polis gerçekleştirdi.
Savcıların emirleri hep aynı biçim ve formata uyarak mı yerine getirilir? Farklı davranmaya izin verilmesi suç mudur? Bu işlemde hükümetin tasvibi veya yönlendirmesi var mı? İki gündür bunlara benzer sorulara cevap arıyorum.
Gözaltı tarihte kara bir leke'
24/03/2008
RADİKAL - ANKARA/İSTANBUL - Basın örgütleri İlhan Selçuk'un serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılasa da yaşananlara tepkili.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay: "Hiç yaşanmaması gereken bir olaydı. Bir sabah kalkıyorsun, demokrasi nutukları atılıyor. Ertesi sabah darbe yöntemleriyle insanlar gözaltına alınıyor. Serbest bırakılmasında geç bile kalındı. Bu olaydan çıkartılması gereken ders şudur: Gazeteciler meslektaşlarını ihbar etme gibi bir utancı yaşamıştır.
Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Başkanı Metin Özkan: Bir yanlıştan dönülmesi son derece önemli. Selçuk'un iddialardan aklanarak çıkacağından eminiz ancak 04:30'da evinin basılıp alınmasının demokrasi tarihinde yarattığı derin yara unutulmayacaktır.
PEN Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Günersel: Artık demokrasi tarihimizde kara bir leke daha var. Faşist çete bahanesiyle muhalif gazeteci ve siyasetçilere gözdağı amaçlanıyor.
Türkiye Yazarlar Sendikası Üyesi Leyla Erbil'se Ergenekon'la AKP'ye açılan davası arasında bağlantı olduğunu ima eden Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ı istifaya çağırdı
Bu olay, Yargıtay Başsavcısı'nın iddianamesinden sonra başlayan karmaşaya yeni unsurlar ekledi.
Cuma sabahı gözaltına alınan İlhan Selçuk'u 1965 sonrasında tanıdım; dostum Necdet Uğur'un dostuydu; birbirine güvenir, severlerdi. Birçok kez karşılaştık, değişik yerlerde buluştuk, konuştuk; birçok toplantıda konuşmalarını dinledim. Katılmadığı görüşleri dinlemekten rahatsız olmayan Selçuk'un; 45 yıldır çizgisini değiştirmediğinin tanığıyım. Onun düşüncelerini heyecanla, öfkelenerek anlattığını da görmedim; gülümser tavrını hep korumuştur.
İlhan Selçuk tartışmasız sevdiği bu memleketi ve halkı her şeyin önüne ve üstüne koymuştur.
İlhan Selçuk'la aynı saatlerde, aynı yöntem ve anlayışla gözaltına alınan Kemal Alemdaroğlu'nu 45 yıldan beri tanıyorum. 1960'lı yılların başında CHP örgütünde; sonra Taksim Toplantıları düzenleme kurulunda birlikteydik; yakın dostluğumuz hep sürdü. Doktorluğunu eleştiren kimseyi tanımadım, başarılı ameliyatlarını efsane gibi anlatan hastalarıyla sık sık karşılaşmışımdır.
Kemal, siyasal olaylar karşısında düşüncelerini değiştirmeye hazır görünmez; bu kadar yıldır konuşur tartışırız, taraf olmadığı bir olay hatırlamıyorum; her konuda inandığı görüşünü kimseyi sakınmadan söylemiştir. Açık ve inanan her insan gibi sevenleri gibi sevmeyenleri de vardır. O düşüncelerini de memleket ve halk sevgisi biçimlendirmiştir.
Bu iki bilinen ve tanınan kişi, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Adalet herkesin bilgisine basşvurabilir, herkes için iddianame yazılabilir. Bu tanıdığım iki insanın terör sayılabilecek bir eylem içinde olabilmesini düşünemiyorum; belki ifade özgürlüğünü sınırlayan yasa maddelerini zorlamış olabilirler! Nitekim İlhan Selçuk serbest bırakıldı; yazımı yazdığım saatlerde Alemdaroğlu'nun sorgusu sürüyordu.
Nedeni ne olursa olsun, son gözaltına alma işlemlerinde uygulanan yöntemi açıkça kınıyorum, operasyon kararını yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum. 83 yaşındaki bir yazara ve 69 yaşındaki bir hekime, vicdanları rahatsız edecek biçimde işlem yapılmıştır.
Bu olaydan sonra Başbakan; İtalya'daki "Temiz Eller" soruşturmasını hatırlatıp, "Biz de aynı amaçla, temiz toplum için mücadele ediyoruz. Neyle mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bu nücadelenin sonunda Türkiye'de de çeteler, mafyalar karanlık odaklar yok olacak" demiştir. Başbakan'ın, son gözaltılarla Ergenekon soruşturması arasında ilişki olduğu iması, ne adalete ne siyaset etiğine uyar; Başbakan'ın devleti de bu kafayla yönetmesinden endişe ediyorum!
Açıkça söylemeliyim: Halkın huzur ve refahından hükümet sorumludur; sayın Erdoğan'ın üslubu memleketin hayrına değildir; iktidar partisi liderinin halkın ayrışmasını körüklemesini esefle karşılıyorum.
Başbakan Gaziantep'te, öfkesinin de halk yararına olduğu; halkın ayrışmadığı anlamına gelen bir şeyler söyledi. Bir kez daha yazayım: Başbakan'ın halkın ayrışmasıyla ilgili gözlemi doğru değildir; Onun son üç aydır benimsediği öfke üslubuyla konuşması kutuplaşmayı artırdı; önce Ona yazık!
© Radikal internet baskısında yer alan tüm metin, resim ve benzeri içeriğin hakları Doğan Gazetecilik A.Ş.'ye aittir. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilse bile izin alınmadan kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder