2008-06-21

The day after

Kendimi böyle hissettiğim için, başlığı da bu şekilde koydum... Dün neydi Allahaşkına yahuuu ? 90 dakika sıkıldık açıkçası. Süper bir futbol seyretmedik, vasat, yer yer hucumların olduğu, iki takımın da her an ötekine üstünlük sağlayabileceği görüntüsünü veren bir maç idi. Sonra birinci uzatma. İlk defa birinci uzatma da Türk milli takımı biraz açılır gibi oldu, ama yine gol olmadı. İkinci uzatma da hırvat golü geldiği zaman ben artık 'Ohh sonunda bir gol oldu.' diye düşünmeye başlamıştım. Tabii ki golü Türk takımının atmış olmasını isterdim ama hırvatlar da o golü hak etmişlerdi doğrusu. Kaç tane pozisyonları vardı... Rüştü çok iyi idi, Rüştü olmasa idi Türk takımı ne yapardı bilmiyorum. Hatta maçtan sonra bir evvelki oyunda Volkan ın kırmızı kart görmüş olması belki de o kadar kötü olmadı diye düşünmeye başladım, ki maçtan evvel kesinlikle böyle düşünmüyordum. Volkan son maçta çok gergindi. Rüştü dünkü maçta gergin gözükmüyordu, rahat gözüküyordu ve bu onu sanki başarılı yaptı.
Şİmdi düşünüyorum da, ne yazsak boş. Dünkü duyguları tekrar canlandırmıyor... Enteresan, nerdeyse tuhaf denecek bir maç idi. Ben Semih in golünü gördüğümde inanamadım...Hırvat golünden sonra kesin kaybettiğimizi düşünüyordum ama başabaş bir mücadele verildi, herkes elinden geleni yaptı en azından diye içim rahattı. Ama gol ve penaltılar inanılmazdı. Bir şekilde penaltıları kazanacağını Türk milli takımının sanki hissediyordum. Rüştü iyi bir gününde idi. Bundan ayrı olarak ilk hirvat milli takımının penaltısının zaten kale dışına atılmış olması daha
da ümit verdi. O da beklenmeyen birşeydi. Tam anlamıyla öngörülemeyen, herşeyin, her zaman olabileceği bir maç idi.

***
Bu arada tabii Türkiye de olmanın ve futbolun ayrı bir ilişkisi var. Günlük siyasi problemlerden, ekonomik krizden ( enflasyon tekrar iki rakamlı, milletimize hayırlı,uğurlu olsun:-!) sıkılan herkes gibi, kafayı futbola takıp, rahatlamaya çalışıyoruz... Yine de dün burda Viyana daki gibi gergin bir ruh hali yoktu.(En azından burdaki TV kanallarından biri öyle gösterdi.) Ki ben bunu biraz da tahmin edebiliyorum...
İnsanlar Istanbul da gündüz çalışıyor ve gece de rahatlamak amacı ile bu oyunları seyrediyor. Dün az da olsa, Viyana da Haas Haus un önünde hırvat taraftarları gördüm...Orda bence bambaşka bir ruh hali vardı. Açıkçası orda olmayı istemezdim. Burası yine daha sakin, çünkü burda herkes Türk ve Türk olmak burda insana dışarıdan atfedilen, her gün üzerinde bir yük gibi taşınması gereken bir şey değil. İnsanların doğal hali burda Türk olmak. Seni kışkırtan yok, durmadan sana hakaret eden yok.
Her gün burda Türklere kızabilirsin, bunu yazabilirsin ama yine ordaki gibi olmuyor... İnsanların bir kulağından giriyor, ötekisinden çıkıyor...

***

Bu arada tabii ki başörtüsünün tekrar gündeme gelmiş olması gözümden kaçmadı. 1 Mayıs ta insanlara görülmemiş şekilde eziyet eden Istanbul polisi AKP taraftarlarının yürüyüşlerine karışmadı. Karışmadığı tabii ki iyi oldu, karışsın diye söylemiyoruz ama ayrımcılık yapıldığı kesin. ÖSS sınavlarından evvel % 52 grubunun haklı protestosuna da izin verimedi.
ÖSS ye olan tepkilerin azlığını aklım almıyor... Tek ümidim, bir gün ÖSS olmuş ve kimse gitmemiş...:-) Ne hoş olur ama! Polis eve gelip, zorla götürecek değil ya. 1 Mayıs 2009 da da alışveriş yapmamak lazım. O gün kimse para harcamasın. Eve gelip zorla 'Para harcayın lan, yoksa biberleriz!' dese de Muammer Güler polisi, siz o gün takmayın onları..:-)
Bir gün tüketici grevi yapın, bak nası can evlerinden vurulmuş olacaklar... Adamlar da kalp diye birşey yok, sadece banka hesabı ve cüzdanlaşmış bir et parçası taşıyorlar içlerinde. Bir insanın hayatı 5 günlük kapatma cezası!!!!! Çüşşşş! Tuzla Tersaneleri cinayetlerinin AKP yönetimine rasgelmesi tesadüfi değil. Başbakanımızın da belirttiği gibi: 'Altta kalanın canı çıksın!' Onlar 'ayaklar' ile değil, 'başlar' ile muhatap olurlar... 'Ayakları' da 'başların' parası ile, bir güzel 'adam' ederler! Heyyt be ne demokrasi anlayışı ama! :-)

***
Bu arada Tuzla Tersaneleri konusunda bir tane güzel belgesel, bir tane güzel gazetecilik örneği izleyemedik gereğinden fazla türemiş olan TV kanallarında... Ülkede gazetecilik de yok. Bu bence çok rahatsız edici. İki yılda 40 tan fazla insan ölüyor, ötekiler de her an ölebilir bir şekilde karın tokluğuna çalıştırılıyor ve bu ülkede hala adaletten, ampülden felan, falan bahsedilebiliyor...:-) Şok adaletli bir hökümet gerçekten, arap zenginlerine 'Eyvallaaahhh!', Anadolu dan gelen kürt ve arap işçilere 'Geberullaah!'

Hiç yorum yok: