blog 15 Mart 07 Perşembe
bu aralar belmontina medyayı pek takip etmiyor, edemiyor ama bazen medya onu takip ediyormuş gibi geliyor ona… Bir başkasının televizyonunda duyduğu birkaç cümle, birkaç sahne onun aklından çıkmıyor… bloguna koşup kusmak geliyor yine içinden…
Unakıtan, Maliye Bakanı, gazetecilerle konuşuyor NTV de.
Biliyorsunuz artık diyor hizmet sektörü önemli, tarım yüzde iki, üç dolaylarında imiş ‘gelişmiş ülkelerde’…
Bu cümleye kayıtsız kalmak imkansız…
Postmodern toplumlarda (ki biz tabii ki postmodern denen tanımda değiliz, çünkü biz modern de değiliz, biz modern öncesini, moderni ve postmoderni Batı dışı toplumların açısından yaşayan bir toplumuz)
Sanayi devrimi (bizde bir Sanayi Devrimi olmadı ama bunu bir eksiklik olarak görmemek lazım) ) sonrası toplumlarda hizmet sektörünün eskiden (19.yüzyıl) sanayinin gördüğü motor görevini göreceğini iddia edenler oldu.
Araştırmalar ve bilim Batılılar için Batılılar tarafından yapıldığında tabiiki ortaya o coğrafya ve topluma göre sonuçlar çıkacaktır. Başkaları çalışsın, düşünsün, ‘Türkiye hazır yesin’ gibi birşey sözkonusu olamaz… En başından ‘catch up’ felsefesi yanlıştı. Aynı çizgide 40 km hızla giden bir taşıtı arkasından yine 40 km hızla giden bir taşıtla takip ederseniz, öndeki taşıtı yakalama (catch up) hızınız yoktur. Eğer öndeki araç 140 km ile gidiyorsa ve siz arada 30 km/h ile gitmeye başlamış iseniz, sizin öndeki aracı ‘yakalayıp’ ‘geçmeniz’ mümkün değildir.
Muhalefette iken herkesi taklitçilikle suçlayan AKP herkesden daha taklitçi çıktı.
Zaten tabii Türkiye de politika demek rant demek, bu AKP den evvel de böyle idi, AKP ile de değişmedi…
‘Ekonomiyi felan’ nasıl olsa IMF hallediyor, politikayı da A.B. ve A.B.D. ortaklaşa hallediyorlar, sermaye de bir şekilde yolunu buluyor, aslında halk ve medya da olmasa da bayağı rahat olacak bu ülkeyi ‘gütmek’…
İki tane koyuna bile gerek kalmayacak ☺
Unakıtan gazetecilerden, gazeteciler (veya galiba onların hepsi gazeteci değil aynı zamanda akademisyenler) Unakıtan dan korkuyor. Bu nasıl demokrasi?
Unakıtan bir gazeteciye ‘Yok siz öyle şeyler yazmazsınız tabii.’ diyor. Sanki bir çocuk ile konuşurmuş gibi. Aynı fikirde düşünmeyenlere tahammül etmek bir erdem sayılır demokrasilerde. Belki de kendileri ile beraber zıt görüşlü biriyle olmak onlara tahammül etmek zorunda kaldıkları bir güçsüzlük örneği gibi geliyor ve rakibi yok etmek istiyorlar… Ama o demokrasi olmuyor, otoriter bir rejim örneği oluyor. Yürüyüş yapan doktorlar hakkında soruşturma açılacağını ilan etmeleri inanılmaz bir cüret ve cehalet bence… Ellerindeki gücü kötüye kullanmaktan çekinmeyeceklerini gösteriyorlar…
A.B.D. güdümünde sağ diktatörlük dünyada yeni görülen birşey değil.
Beni ama politikadan daha da çok rahatsız eden, zihniyetler… Orda Unakıtan yerine bir başkası da bunu diyebilirdi. Yani bu AKP nin görüşü değil, hatta Unakıtan ın şahsi görüşü de değil muhtemelen. Muhtemelen başka bir partiden bir bakan da böyle birşey söylemiş olabilirdi. Bir akademisyen de bunu söylüyor olabilirdi. Fikirler, düşünceler, mallar, ürünler,para bütün dünyayı dolaşıyor, hiçbiri bu ülkede üretilmiyor… Batı da bir kıyafet biçilecek, siz onun burda aynısını diktirip, giyeceksiniz ve hayalinizdeki ‘zenginler klübunun’ balosuna gideceksiniz… İşte böyle birşey değil A.B. ve A.B ye girmek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder